Buradasınız
NÂFİZ UNCU EFENDİ HAZRETLERİ
31 Temmuz 2005
NÂFİZ
UNCU EFENDİ HAZRETLERİ
Üsküdâr'da Nâfiz Hoca, şâbâniyyü-l
Settâr idi ahvâline, ve cezbesiyle
Şeyh Nasûhî Dergâhı'nın bu pek
Bir alemdi Üsküdâr'a, avâmın da
Hâzırûna lâtifesi bahşederdi
Sohbetiyle, gönüllerde, oluşurdu
Meftûnuydu muhibbânı onun
Emsâlini bulmak zordu Kur'ân
Görününce sesi ona nefsinin bir
Tövbe, hem de niyâz etti: Hakk da
İlmen muhtâc olduğundan onun gibi
Vaazları sürüklerdi ehl-i dili,
Âşinâydı muhibbânı kerâmetine
Sır olmakdan çıkmış idi artık ona
Derlerdi ki: "Ona mahsûs
Setrederdi bu mubârek fakat bunu,
Özbekler'e müdâvimdi. Seyrederdi
İdrâkinde hep zindeydi
Sîretini sûretiyle örten azîz bir
"Ma'rifet"i hazmedenin kalır mı ki
Göçtü gitti; ve neş'eyle kavuştu
Sırladılar naaşını Özbekler
Nûrânîler zümresinin sırlısı bu
Ölü değil, ilelebed Hayy'dır
melâmî,
Settâr idi ahvâline, ve cezbesiyle
nâmî1.
Şeyh Nasûhî Dergâhı'nın bu pek
kâmil bendesi,
Bir alemdi Üsküdâr'a, avâmın da
handesi2.
Hâzırûna lâtifesi bahşederdi
inşirâh;
Sohbetiyle, gönüllerde, oluşurdu
bir ferâh.
Meftûnuydu muhibbânı onun
halâvetinin;
Emsâlini bulmak zordu Kur'ân
tilâvetinin.
Görününce sesi ona nefsinin bir
hiylesi,
Tövbe, hem de niyâz etti: Hakk da
kıstı bu sesi.
İlmen muhtâc olduğundan onun gibi
hâmîye,
Vaazları sürüklerdi ehl-i dili,
câmiye.
Âşinâydı muhibbânı kerâmetine
onun,
Sır olmakdan çıkmış idi artık ona
kâf-u nun3.
Derlerdi ki: "Ona mahsûs
haslettir şerh-i Fusûs";
Setrederdi bu mubârek fakat bunu,
bâhusus.
Özbekler'e müdâvimdi. Seyrederdi
âlemi;
İdrâkinde hep zindeydi
"Zülcelâl'in Kalemi"4.
Sîretini sûretiyle örten azîz bir
erdi.
"Ma'rifet"i hazmedenin kalır mı ki
hiç derdi?
Göçtü gitti; ve neş'eyle kavuştu
Âgâh'ına5;
Sırladılar naaşını Özbekler
Dergâhı'na.
Nûrânîler zümresinin sırlısı bu
merd-i Hakk
Ölü değil, ilelebed Hayy'dır
Zât'ta muhakkak.
meşhur.