Buradasınız
ENERJİ BAKANI HİLMİ GÜLER'E MEKTUP
Üsküdar, 30 Ekim
2004
Sayın Hilmi
GÜLER
Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı
İnönü Caddesi
27
06490 Ankara
Konu: Nükleer santral ihâlesinde
dikkat edilmesi gereken husûslar.
Enerji Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
eski danışmanı Prof.Dr. Ahmet Bayülken ile birlikte kaleme almış olduğumuz ve
zât-ı âlînizin bu bakanlığa atanmanızdan hemen sonra bilginiz için size
ulaştırmış olduğum 221 sayfalık "Akkuyu Nükleer San-tral İhâlesi
Değerlendirme Komisyonları" Raporlarını, ve Muhâlefet Şerhlerini DEĞERLENDİRME
RAPORU'muz, dikkatle okunduğu takdirde, bu ihâlede ne türlü dalaveraların döndürülmüş, ihâleye
nasıl fesadların karıştırılmış olduğuna
dair her türlü bilgiyi kapsamakta ve muhtemel bir başka nükleer santral
ihâlesinde göz ardı edilmemesi gereken pekçok noktaya da ışık
tutmaktadır.
Bu raporun muhtemel bir nükleer
santral ihâlesinde karar verecek durumda olan yetkililer ile ihâlenin
değerlendirilmesinde çalışacaklar tarafından incelenmesi, muhakkak ki, atılacak
adımların ve alınacak kararların isâbetliliğine katkılar
sağlayacaktır.
nükleer santral ihâlesinde tuzağa düşmemek için ihâleye çıkarken ve teklifleri
incelerken en çok nelere dikkat edilmesi gerektiğini, gene de, özetle arz etmek
istiyorum.
ilke olarak kabûl etmiş ve İhâle Şartnâmesi'nde de belirtmiş olduğu vechile,
mutlakā:
(beş) yıl nükleer bakımdan güvenli bir biçimde çalışmış olduğu kanıtlanmış bir
benzeri bulunan1,
Lisanslama Kurumu tarafından lisanslanmış2
bir ya da birkaç nükleer santral talebinde bulunmalıdır.
B. İşletimi: 1) güvenli, 2) nisbeten
basit, 3) "emre âmâdelik faktörü" (avai-lability factor) değil "yük
faktörü" (load factor) yüksek, ve 4)
enterkonnekte şebekeye zarar vermeyen3
bir güce sâhip nükleer reaktörler seçilmelidir.
C. İhâlenin değerlendirilmesinde
yardımcı olmak üzere ille de yabancı bir Danışman Firma seçilecekse bunun teklif
ettiği danışmanlık ücretinin en ucuz olmasına
değil danışmanlık firmasının güvenilir olmasına dikkat edilmelidir. Son
ihâlede seçilen ispanyol danışmanlık firması "Empresarios Agrupados
Internacional S.A." (EA)
, İhâle Şartnâmesi'ne yüzlerce noktadan aykırı bir teklif vermiş olan NPI
firmasının tam bir taşaronu olarak çalışmıştır.
ç. İhâlede firmaların alternatif
tekliflerde bulunmamalarının taleb edilmesi isâbetli olacaktır. Son ihâlede NPI
firması, İhâle şartnâmesinde engellenmiş olmasına rağmen, santral için pekçok elzem parçayı alternatif
teklif olarak sunarak nükleer santralin ihâle açılış bedelini yüzlerce milyon
dolar eksik göstermiştir.
D. Nükleer santralde yatırım ve
yakıt reel değerlerdir. Fakat buna
karşılık işletme-bakım masrafları yıldan yıla ve memleketten memlekete göre
değişen değerlerdir. Benzer santrallerin işletme-bakım masraflarının bilinmesi
yeni bir santralin işletme-bakım masraflarının onların benzeri ya da aynısı
olacağının garantisi değildir. Son nükleer santral ihâlesinde EA kâğıt üzerinde bile mevcûd
olmayan NPI teklifini ucuz fakat diğerlerini pahalı gösterebilmek üzere bu
işletme-bakım masrafları üzerinde, diğer iki dürüst teklifin aleyhine, bir sürü
sübjektif spekülâsyonlar
yapmıştı.
Bundan dolayı: 1) nükleer santral
teklifine işletme-bakım masraflarının derc edilmemesi şartının İhâle
Şartnâmesi'ne vaz edilmesi, 2) bunların değerlendirilmesinin kimsenin müdâhalesi
olmadan Bakanlığın İhâle Teknik Değerlendirme Ekibi tarafından yapılması
isâbetli olacaktır.
E. "Batı Anlamında Nükleer Güvenlik
Doktrini"ne uygun olarak inşâ edilen her endüstriyel nükleer reaktör öngerilimli
betonarme bir koruyucu kabuk içine yerleştirilir.
Bu koruyucu kabuğun kalınlığı 1 metreden fazladır. Reaktör inşaatçıları "Uçak
çarpmasına dirençli koruma kabuğu" taleb edildiğinde bu kalınlığı 1,60 metreye
kadar yükseltirler ama bunun yüklediği mâliyet farkı 100 milyon dolar
civârındadır. Oysa 1 metre kalınlığındaki bir koruma kabı üzerine 774 km/h
hızıyla çarpan bir cisme karşı mukāvimdir (Bk. EK: II)
F. İhâlede nükleer santralin ömrü
boyunca tüketeceği yükleer yakıtı koruma kabuğunun içinde depolayacak
soğutma sistemli sulu havuzların mevcûd olması şartı vaz
edilmelidir. Nükleer santral ömrünü doldurduğunda bu havuzlar daha
sofistike nükleer atık depoları imâl
edilinceye kadar, dışarıya radyasyon sızdırmayacak bir biçimde, söz konusu
koruma kabuğunun içine hapsedilmş olarak, güvenle muhâfaza
edilebileceklerdir.
Selâm ve başarı dileklerimin
kabûlünü istirhâm ederim.
Prof.Dr. Ahmed
Yüksel Özemre
Bilgi için: Türkiye Atom Enerjisi
Kurumu Başkanı sayın Okay çakıroğlu.
EK: I
Türkiye Atom Enerjisi
Kurumu'nun
Nükleer Santrallere Lisans Verme
Felsefesi4
tesislere lisans vermekle yükümlü tek yetkili Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'dur
(TAEK'dir).
Realist olmak gerekirse, TAEK'in
orijinal bir nükleer santral tasarımını sıfırdan başlayıp inceleyerek lisans
vermek husûsunda, bugün için: 1) ne, meselâ Alman lisanslama kurumu GRS gibi, etkin ve de bağımsız bir örgütü, 2)
ne bu konuda yetişmiş yeterli sayıda elemanı, 3) ne eksiksiz bir mevzuâtı, 4) ne
yeterli donanımı, ve 5) ne de yeterli
bilgi ve deneyim düzeyi vardır.
Buna karşılık TAEK, önüne konulan
ve Türkiye'de tesis edilmek istenen ve yapımcının ülkesindeki lisanslama
otoritesinden lisans almış olan bir nükleer santralin Türkiye'ye takdîm
edilmiş olduğu şekliyle:
prosedürüne uyup uymadığını,
aynısını teklif edecek yerde, fiyatını düşük gösterebilmek için: farklı, daha az
güvenli ve daha az güvenilir bir santral takdîm edip etmemiş
olduğunu,
farklı bir santral takdîm edilmişse bunun lisanslanmış santralden hangi
noktalarda saptığını,
sapmaların TAEK açısından kabûl edilebilir olup
olmadıklarını
teşhis, b) temyiz c) tesbit etmek
ve gerektiğinde de ç) bu konuları ilgililerle müzâkere ve
münâkaşa etmek husûsunda yeterli ve yetkin elmanlara ve bilgiye
sâhiptir. Bu inceleme sonunda TAEK, teklif edilmiş olan nükleer santrale lisans
vermek ya da tümüyle reddetmek yetki ve dirâyetine de
sâhiptir.
etkinlikte kullanabilmek için şimdiye kadar TAEK, Türkiye'de kurulacak olan bir
nükleer santral için, yapımcının ülkesindeki lisans verme otoritesi tarafından
verilmiş lisansının bulunmasını şart koşmuştur.
lisans bulunmadığı takdirde TAEK yukarıdaki hususların hiç birini yapamaz.
Nükleer santral tesisi gibi milyarlarca dolara bâliğ olan bir konuda kendi millî
lisans otoritesinden lisans almamış nükleer santral tasarımları için
Türkiye'nin:
kullanılmasına,
2) Sonundan emin olunmayan bir
mâcerâya sürüklenmesine,
müphem bir prototip tasarımıyla zaman ve üretim imkânı kaybetmesine aslā cevaz
verilemez.
itibâren, TAEK'in nükleer santrallere lisans verme felsefesinin temelleri işte
bu hususlar olmuştur. Ve TAEK 70'li ve 80'li yılların ortalarındaki nükleer
santral kurulması için yapılan girişimlerde hep bu stratejiyi kararlılıkla ve dirâyetle
uygulamıştır.
kâğıt üzerinde mevcûd olup da Türkiye'ye satmak istediği, ne olduğu ve ne kadar
güvenli ve güvenilir olacağı belirsiz 25 MWe'lik bir reaktör tasarımına 125
milyon dolar ödenmesi mâcerâsı, çeşitli politik ve bürokratik
kesimlerdeki heveslilerine rağmen, TAEK'in bu felsefesi sâyesinde
önlenebilmişti.
teklif edilmiş olan KWU reaktörünün, fiyatının daha ucuz gösterilebilmesini
temin etmek üzere, GRS tarafından lisanslanmış olan Referans Santrali'nden çoğu da
reaktörün güvenliğini ve güvenilirliliğini ilgilendiren 51 noktada sapma
gösterdiğini bu prosedür uyarınca tesbit etmişti.
Sonunda IAEA'nın gözetiminde
Viyana'da yapılan müzâkereler sonunda Almanlar Prof. Aybers'in tesbit ettiği 51
noktadan 43'ünde sapmış olduklarını kabûl etmek mecbûriyetinde kalmışlardı. Geri
kalan 8 hususta da TAEK bunların "reaktör adası"nın
(reactor island'ın) dışındaki sapmalar olmaları hasebiyle
TAEK tarafından pazarlık konusu edilebilir ve dolayısıyla da (iknâ edici kanıtların takdîm edilebilmesi
hâlinde) kabûl edilebilir sapmalar olduğuna
hükmetmişti.
Resmî belgelerde zikredilen:
"Nükleer santralin yapımcının ülkesinde lisans-lanabilir (licensable) olması
şartı"nı da işte bu çerçeve içinde anlamak gerekir.
Bir nükleer santralin ya da
tasarımının kendi ülkesinde lisanslanabilir olmasının
güvencesi onun gerçekten de o ülkede lisanslanmış olması, ya da
lisanslanması gereken hususlara ait referans ve bilgilerin gerekli incelemeyi
yaparak buna karar verecek olan TAEK'in elinde
bulunmasıdır.
gerekir ki yapımcının teklif ettiği temel tasarımın bir
bütün olarak lisans almamış olması ama çeşitli bölümlerinin
benzeri ya da benzer olmayan reaktörlerde kullanılmak üzere lisans almış olması
bu tasarımın TAEK tarafından lisans alması gerektiğine mesned ve sebeb teşkil
etmez. "TAEK'in Lisanslama Felsefesi"nin
temeli: Türkiye'de
kurulacak olan nükleer santralin bir bütün olarak lisansının mevcûd
olmasıdır.
getirildiğinde nükleer santralin: 1.
güvenli ve güvenilir olacağını, ve 2. hiç bir etüd yapmadan otomatik
olarak lisanslanmış sayılabileceğini iddia etmek muhâl, bunlara hükmetmek ise
abestir.
C. Sonuç olarak, bir nükleer
santralin yapımcının ülkesinde bir bütün olarak
lisans almış olması:
için büyük ve kıymetli bir
garantidir.
tedbirdir.
olmaktan, B) işten anlamayan saflar gürûhu yerine
konulup mâcerâya sürüklenmekten, ve C) fuzûlî masraflardan koruyan etkin bir
stratejidir, ve ayrıca da
ve TAEK'deki sorumlu kişilerin bu konudaki maddî ve mânevî sorumluluklarını
asgarî hadde indiren isâbetli bir
karardır.
Santral İhâle Şartnâmesinde
Akkuyu Nükleer Santrali ile benzer kapasitede ve
ayni dizayn özelliklerine sâhip işletmedeki bir nükleer santrali “Referans Santrali” olarak
gösterecektir. Bu referans santrali
tipinin en yenisi olacaktir. Referans santral için referans santralin sâhibinden en az ihâleşartnamesinde istenen bilgileri ihtivâ
eden açıklamalı onaylı belge
alınacaktır. Bu belgeler teklife eklenecektir" denilmekte;
Madde 16'da:
"...teklif edilen Santral için
referans santralla ilgili performans
kayıtları, karşılaşılan problemler ve çözüm sonuçlarını ihtivâ eden bilgiler"in
verilmesi istenmekte ve
Madde 19'da
da:
- Güvenilirlik Kriteri : Teklif edilen
Nükleer Santralin işletme güvenilirliğinin üstün olması aranacak olan en önemli
şartlardan biridir. Bu nedenle, "Referans Santralı"nın tatmin edici bir yük
sayısı ile en az son 5 (beş) yıllık iyi
bir işletme tecrübesi olduğu gösterilmelidir. Şâyet Referans Santralı yeni
işletmeye alınmış bir santral ise dizaynında esasa ait farklılığı olmayan ve
teklif sâhibi tarafından yapılmış ve son 5 (beş) yıllık işletmede olan bir başka
işletmedeki nükleer santralin işletme performans ve karekteristikleri
verilebilir" denilmektedir.
Bu metinler Referans Santrali kavramının önemini
yansıtmaktadırlar. Nitekim TEAŞ
kendisine pahalıya patlayacak,
güvenilirliği ve performansları şüpheli bir nükleer santralin tuzağından
kendisini korumak için teklif edilen santrale dayanak olacak olan benzer kapasitede ve aynı tasarım
özelliklerine sâhip ve en az 5 yıllık bir işletim tecrübesi geçirmiş, yâni
durmuş-oturmuş-denenmiş-güvenliği ve
güvenilirliği müsellem bir santrali bu niteliklerinden ve
özellikle de güvenilirliği açısından kıstas olarak seçmiş ve ihâle
çerçevesi içinde teklif edilen tasarımın güvenilirliğini de bu tasarımın
Referans Santrali'nden sapmalarının minimum olmasına
bağlamıştır.
İşte bundan ötürüdür ki: Referans
Santrali, teklif edilen santrale kefil olarak Türkiye'nin tek
güvencesidir.
Firmaların tekliflerinin: 1) İhâle Şartnâmesi'nin şartlarından sapmaları
kadar 2) Referans Santraline nazaran sapmaları
açısından da çokiyi incelenmesi ve bu sapmaların eksiksiz olarak
tesbit edilmiş olması gerekir.
Teklifler, Referans Santrali'ne
nazaran, ne kadar çok sapma içeriyorsa bu, teklif edilen santralin o kadar az
güvenilir bir santral olduğunun ve, bu santral seçildiği takdirde de: 1) Firma
ile pazarlık safhasının o kadar uzun süreceğinin, ve 2) TEAŞ'ın, âkibeti o kadar
meçhul bir mâceraya atılacağının da bir
ölçüsüdür.
* *
*
EK: II
Koruyucu Kabın Uçak çarpmasına
Karşı Tahkîmi Meselesi
nükleer santral alanının özel konumuna göre, sivil ya da askerî bir uçağın veyâ
bir füzenin santral binâlarına çarpması ihtimâli hesaplanarak reaktörün ve diğer
binâların bu ihtimâle karşı özel bir şekilde tahkîm edilmesinin gerekip
gerekmediği araştırılır.
sonuçları: 1) reaktör duvarında delik açılması, 2) duvarın parçalanıp kısmen
dökülmesi, ve 3) uçağın a. kısmen, ya
da b. tümüyle reaktör binâsının içine
duhûlü olarak etüt edilir.
uçağın yapısal parametrelerine (tipine,
şekline, büyüklüğüne,...) ve B) seyir parametrelerine (yaklaşma açısına, hızına, iniş takımlarının
açık olup olmamasına, yüklü olup olmamasına,...)
bağlıdır.
Söz konusu parametrelerin her bir
değeri için uçağın çarpmasının etkilerini minimize edecek betonarme bir duvar kalınlığı
mevcûddur.
Dünyâ'da sıfır riskli olay bulunmadığından,
bu parametrelerin her birinin ortaya koyduğu risk de farklı olacaktır. Yâni
alınan yapısal önlemler belirli tipten bir uçağın belirli bir hızla reaktör
binâsının üzerine düşmesinin etkilerini belki minimize edebilecektir ama meselâ
bir füzenin reaktör binâsına duhûlüne mânî olamıyacaktır.
Bunun en çarpıcı örneği Almanların
İran'da inşâ etmekte oldukları reaktörü hedef alan bir Irak füzesinin, reaktörün Siemens-KWU'nun gerçekleştirdiği
bütün özel tahkîmâta rağmen, reaktörün bir duvarından girip diğerinden
dışarı çıkmış olmasıdır.
Bir savaş sırasında, çalışmakta
olan bir reaktöre tahrip amacıyla yapılacak bir saldırının sınırlar ötesi bir
radyasyon kirliliğine yol açabilmesi sebebiyle, uluslararası i'tibârını
yitirmemek için bir ülkenin böyle bir saldırıya tevessül edebilmesi ihtimâli
fevkalâde küçüktür.
Fransa'da Atom Enerjisi Yüksek
Komisaryası ile nükleer santrallerin işleticisi olan EDF'nin geliştirdikleri bir
hesaplama yöntemine göre, reaktör binâsına çarpan cismin betonarme duvarda delik
açmasının önüne geçmek üzere duvarın kalınlığının minimum değeri: 1) cisim uçak
gibi deforme olabilen bir cisimse: a. 360 km/h'lik bir hız için 45
cm, 774 km/h'lik bir hız için 82 cm, ve b.
cisim füze gibi sert bir cisimse: 360
km/h'lik bir hız için 68 cm, 774 km/h'lık bir hız için de 126
cm olmalıdır. EUR (European
Utility Requirements) ise reaktöre çarpması muhtemel uçağın referans hızı
olarak 288 km/h alınmaktadır.5
Bu hesaba göre 774 km/h'lik bir
hızla yaklaşan bir uçağın çarpmasına karşı reaktörü 1 metre kalınlığındaki bir
duvar haydi haydi koruyacaktır.
Akkuyu nükleer santrali söz konusu
olduğunda Basel & Hofmann firmasına TEK
tarafından yaptırılan bir incelemede6
Akkuyu üzerinde uçarken bir sivil havacılık uçağının kazâ sonucu santralin 20
dönümlük yâni 20.000 m2 lik herhangi bir yerine belirli bir
yaklaşım açısıyla düşmesi ihtimâlini 2000 yılı
için 5.10
-8/yıl (yâni yılda yüzmilyonda beş) olarakvermekteydi.
Bu sonuçdan hareketle yapılmış
olan bir hesap reaktör binâlarının en zayıf yeri olan tam tepe noktasında 20
m2 lik bir alana bir uçağın pike yaparak çakılması ihtimâlinin 10
-10/yıl'dan daha küçük olduğunugöstermiştir.
Bu rakkamlar eğer kabûl edilebilir (ya da göze
alınabilir) risk kavramı iyi algılanmaz ise hiç
bir şey ifâde etmeyebilirler. Bu kavrama çarpıcı bir örnek vermek için A.B.D.nde
sigorta şirketlerince yapılan bir değerlendirmeye göre yaşı 60 ilâ 65 arasındaki
bir erkeğin New York'da sokakta kalp krizi geçirmesi sonucu ölmesi riskinin 10
-4/yıl (yıldaonbinde bir) olduğuna dikkati çekelim. Bu değerler karşısında yaşı 60'ı
geçkin New York'lu erkeklerin "Sokakta
kalp krizi geçirip de ölmek" korkusuyla hayatlarının sonuna kadar sokağa
çıkmaktan vaz geçmeleri beklenir mi? Hayır. çünkü söz konusu risk o yaş ve cins
grubu için bir kabûl edilebilir
risktir.
Buna karşılık, söz konusu yaş
grubundan bir kimsenin Alp dağlarında Cha-monix'nin uçurumlarından paraşütle
atlama sporu yapmağa kalkışması büyük delilik olur. çünkü 16-40 yaş grubundan
olup da bu sporu yapanların, sonu en azından sakatlanmayla sonuçlanan bir kazâ
geçirmeleri ihtimâli yılda 300 atlayışta 1 (yâni 3,3.10
-3/yıl) dir. Ve bu, 60-65 yaş grubuerkeklerin New York'da sokakta kalp krizi geçirerek ölmeleri riski olan kabûl edilebilir 10
-4/yıl'lık riskin yanındakabûl edilemez bir risktir.
Şimdi gene nükleer santrallere
dönecek olursak, herhangi bir nükleer santralin, (çernobil nükleer kazâsı türünden)
sonuçları ağır olan bir nükleer kazâ geçirmesi ihtimâli 10
-6/yıl mertebesindedir. Aklıbaşında hiç bir hükûmet ortaya çıkıp da, bu riske bakarak: "Aman; 10
-6/yıl'lık bir risk olduğuna göreben de nükleer santral tesis etmeyeyim bâri!
" dememektedir. çünkü bu, kabûl edilebilir mâkul birriskdir.
Söz konusu riskden 100 hattâ
10.000 kere daha küçük olan 10
-8 ya da10
-10 gibi rakkamlarla ölçülen nükleer santrale uçak çarpmasınınriski ise buna göre haydi haydi daha da rahat kabûl edilebilir
risklerdir. Ve bu i'tibârla da, Akkuyu için verilen tekliflerde tasarımların
zâten içinde olan emniyet tedbirlerinin7
ötesinde bu kadar ehemmiyetsiz riskler için fuzûlî tahkimatlara tevessül edip
santralin kuruluş masraflarını arttırmak mühendislik açısından abes, sağduyu
açısından da parayı çarçur etmektir.
Son nükleer santral ihâlesinde EA bütün bu risklerin büyüklüğünün
farkında olmasına rağmen ille de tüm santralin uçak çarpmasına karşı
tahkîm edilmesi için baskı yapmakta; ve eğer buna şimdiden karar verilmez ve bu
konu NSD Ekonomik Değerlendirme Grubu tarafından (ve tabiî, AECL'e ve Westinghouse'a peşin
cezâlar verilmek sûretiyle) değerlendirilmeyecek olursa TEAŞ'ın başına neler
gelebileceğini tasvîr etmekteydi.
yapılmasındaki bu ısrarlarından sonra, İhâle Şartnâmesinde yalnızca bir opsiyon
olan bu konunun sanki Şartnâme'nin yerine getirilmemiş bir şartıymış gibi
telâkki ederek bu iş için teklif fiyatı üzerinden: 1) AECL'e % 4,85 oranında
(yâni yaklaşık 120 milyon dolar), Westinghouse'a %
2,58 (yâni yaklaşık 64,5 milyon dolar) ve 3) NPI'a da %
0,7 (yâni yaklaşık 17,5 milyon dolar) tutarında bir
cezâ uygulaması gerektiğinde ısrar ederek, her zamanki pişkinliğinle, NPI'ı
ekonomik değerlendirmede AECL ve Westinghouse'ın önüne geçirmeğe çalışmaktadır.
Kendisine 120 milyon dolar cezâ kesilmesi önerilen AECL ise İhâle Şartnâmesi'nin
"uçak çarpmasına karşı koruyucu kabın tahkîmatı" opsiyonu için 15 milyon ABD$
teklif etmişti. Westinghouse ise teklifinin uçak çarpmasına karşı zâten
yeterince muhkem olduğunu beyân ederek bu opsiyon için hiç bir fiyat vermemişti.
Ve Westinghouse bu iddiasında
haklıydı. Aslında her üç teklifin koruyucu kapları uçak çarpmasına karşı
yeterince mâkûl bir koruma sağlayacak kadar kavî idiler.
* *
*
[1]1996 târihli son Akkuyu Nükleer Santral İhâlesi'nde NPI'ın teklif ettiği
1482 MWe gücündeki "EPR tipi" tasarım kâğıt üzerinde dahî
tamamlanmış olmadığı gibi (bu tasarım ancak Eylûl 2004'de tamamlanabilmiş ve
lisans alabilmiştir) yeni bir prototip olmak hasebiyle işletimde olan bir benzeri dahî yoktu. NPI, bu tasarımın
benzeri niyetine: 1) gücü, 2) tipi, 3) işletim felsefesi tamamen farklı
1269 MWe gücündeki "Konvoy tipi" GKN-2 santralini göstermek pişkinliğinde
bulunmuştur.
[2]Bir nükleer santralin parçalarının
lisanslanmış olması değil bütününün lisanslanmış olması
gereklidir. Bk. EK: I
santralin gücü göz önüne alınarak bu santralin ürettiği elektriğin
enter-konnekte şebekeye nereden duhûl edeceği ve bu duhûl noktasının şebekede ne
gibi pertürbasyonlar ve kararsızlıklar hâsıl edeceği
evvelden analiz edilmelidir. Böyle bir inceleme, TEAŞ'ın isteği üzerine, Akkuyu
Nükleer Siti için Roma üniversites'nde Prof.Dr. Francesco Ilceo ile F. ve M
Covino'dan oluşan bir ekip tarafından, ihâleye çıkılmadan önce 1995 yılında
yapılmış ve enterkonnekte sisteme zarar vermeyecek, sistemi çökertmeyecek kabûl
edilebilir maksimum santral gücünün 2´1000
MWe olması gerektiği bulunmuştur.
Prof.Dr. Francesco Illiceto'nun raporunun
Chapter VI: Summary and Conclusions
kısmında aynen şöyle yazmaktadır:
iii. Keeping in mind the phenomena (i) and (ii) above, it is
recommanded to install nuclear units with rated power not exceeding 1000 MWe. This will also considerably
reduce investment in transmission facilities.
iv. In conclusion, the commissioning of the
Akkuyu NPP in the year 2005 with an installed capacity of up to 2 ´1000
MWe be acceptable.
Tercümesi:
iii. Yukarıda zikredilen (i) ve (ii)
olaylarını hatırda tutarak 1000 Mwe gücünü aşmayan nükleer birimlerin tesis
edilmesi tavsiye edilir. Bu, aynı
zamanda, iletim tesislerinde yapılacak olan yatırımları da büyük ölçüde kısmış
olacaktır.
iv. Sonuç olarak 2005 senesinde devreye girecek olan Akkuyu Nükleer
Santrali'nin en çok 2´1000
MWe' lik kurulu bir kapasiteyle ihâle edilmesi kabûl edilebilir
görülmektedir...
Workshop on Safety Evaluation for Akkuyu NPP, Ankara Turkey June 1-15, 1998/
External Events and Their Influences on NPP Design ve Aircraft Impact Related
Problems in Nuclear Power Plant Design, ISMES S.p.a. on behalf of
ENEL/DSR-VDN, 1994.