Buradasınız

ENERJİ BAKANI HİLMİ GÜLER'E MEKTUP


Üsküdar, 30 Ekim

2004



Sayın Hilmi

GÜLER

Enerji ve Tabiî Kaynaklar

Bakanı

İnönü Caddesi

27

06490 Ankara



Konu: Nükleer santral ihâlesinde

dikkat edilmesi gereken husûslar.



Enerji Tabiî Kaynaklar Bakanlığı

eski danışmanı Prof.Dr. Ahmet Bayülken ile birlikte kaleme almış olduğumuz ve

zât-ı âlînizin bu bakanlığa atanmanızdan hemen sonra bilginiz için size

ulaştırmış olduğum 221 sayfalık "Akkuyu Nükleer San-tral İhâlesi

Değerlendirme Komisyonları" Raporlarını, ve Muhâlefet Şerhlerini DEĞERLENDİRME

RAPORU'muz, dikkatle okunduğu takdirde, bu ihâlede ne türlü dalaveraların döndürülmüş, ihâleye

nasıl fesadların karıştırılmış olduğuna

dair her türlü bilgiyi kapsamakta ve muhtemel bir başka nükleer santral

ihâlesinde göz ardı edilmemesi gereken pekçok noktaya da ışık

tutmaktadır.



Bu raporun muhtemel bir nükleer

santral ihâlesinde karar verecek durumda olan yetkililer ile ihâlenin

değerlendirilmesinde çalışacaklar tarafından incelenmesi, muhakkak ki, atılacak

adımların ve alınacak kararların isâbetliliğine katkılar

sağlayacaktır.

Bu mektubumda, müsaadenizle, bir

nükleer santral ihâlesinde tuzağa düşmemek için ihâleye çıkarken ve teklifleri

incelerken en çok nelere dikkat edilmesi gerektiğini, gene de, özetle arz etmek

istiyorum.


A. Türkiye, bundan önceki ihâlede de

ilke olarak kabûl etmiş ve İhâle Şartnâmesi'nde de belirtmiş olduğu vechile,

mutlakā:




1)

En az 5

(beş) yıl nükleer bakımdan güvenli bir biçimde çalışmış olduğu kanıtlanmış bir

benzeri bulunan1,




2)

üreticisinin ülkesindeki Nükleer

Lisanslama Kurumu tarafından lisanslanmış2

bir ya da birkaç nükleer santral talebinde bulunmalıdır.



B.
İşletimi: 1) güvenli, 2) nisbeten

basit, 3) "emre âmâdelik faktörü" (avai-lability factor) değil "yük

faktörü" (load factor) yüksek, ve 4)

enterkonnekte şebekeye zarar vermeyen3

bir güce sâhip nükleer reaktörler seçilmelidir.



C.
İhâlenin değerlendirilmesinde

yardımcı olmak üzere ille de yabancı bir Danışman Firma seçilecekse bunun teklif

ettiği danışmanlık ücretinin en ucuz olmasına

değil danışmanlık firmasının güvenilir olmasına dikkat edilmelidir. Son

ihâlede seçilen ispanyol danışmanlık firması "Empresarios Agrupados

Internacional S.A." (EA)

, İhâle Şartnâmesi'ne yüzlerce noktadan aykırı bir teklif vermiş olan NPI

firmasının tam bir taşaronu olarak çalışmıştır.

ç. İhâlede firmaların alternatif

tekliflerde bulunmamalarının taleb edilmesi isâbetli olacaktır. Son ihâlede NPI

firması, İhâle şartnâmesinde engellenmiş olmasına rağmen, santral için pekçok elzem parçayı alternatif

teklif olarak sunarak nükleer santralin ihâle açılış bedelini yüzlerce milyon

dolar eksik göstermiştir.



D.
Nükleer santralde yatırım ve

yakıt reel değerlerdir. Fakat buna

karşılık işletme-bakım masrafları yıldan yıla ve memleketten memlekete göre

değişen değerlerdir. Benzer santrallerin işletme-bakım masraflarının bilinmesi

yeni bir santralin işletme-bakım masraflarının onların benzeri ya da aynısı

olacağının garantisi değildir. Son nükleer santral ihâlesinde EA kâğıt üzerinde bile mevcûd

olmayan NPI teklifini ucuz fakat diğerlerini pahalı gösterebilmek üzere bu

işletme-bakım masrafları üzerinde, diğer iki dürüst teklifin aleyhine, bir sürü

sübjektif spekülâsyonlar

yapmıştı.



Bundan dolayı: 1) nükleer santral

teklifine işletme-bakım masraflarının derc edilmemesi şartının İhâle

Şartnâmesi'ne vaz edilmesi, 2) bunların değerlendirilmesinin kimsenin müdâhalesi

olmadan Bakanlığın İhâle Teknik Değerlendirme Ekibi tarafından yapılması

isâbetli olacaktır.



E.
"Batı Anlamında Nükleer Güvenlik

Doktrini"ne uygun olarak inşâ edilen her endüstriyel nükleer reaktör öngerilimli

betonarme bir koruyucu kabuk içine yerleştirilir.

Bu koruyucu kabuğun kalınlığı 1 metreden fazladır. Reaktör inşaatçıları "Uçak

çarpmasına dirençli koruma kabuğu" taleb edildiğinde bu kalınlığı 1,60 metreye

kadar yükseltirler ama bunun yüklediği mâliyet farkı 100 milyon dolar

civârındadır. Oysa 1 metre kalınlığındaki bir koruma kabı üzerine 774 km/h

hızıyla çarpan bir cisme karşı mukāvimdir (Bk. EK: II)



F.
İhâlede nükleer santralin ömrü

boyunca tüketeceği yükleer yakıtı koruma kabuğunun içinde depolayacak

soğutma sistemli sulu havuzların mevcûd olması şartı vaz

edilmelidir. Nükleer santral ömrünü doldurduğunda bu havuzlar daha

sofistike nükleer atık depoları imâl

edilinceye kadar, dışarıya radyasyon sızdırmayacak bir biçimde, söz konusu

koruma kabuğunun içine hapsedilmş olarak, güvenle muhâfaza

edilebileceklerdir.




Selâm ve başarı dileklerimin

kabûlünü istirhâm ederim.



Prof.Dr. Ahmed

Yüksel Özemre


Bilgi için: Türkiye Atom Enerjisi

Kurumu Başkanı sayın Okay çakıroğlu.



EK: I

Türkiye Atom Enerjisi

Kurumu'nun

Nükleer Santrallere Lisans Verme

Felsefesi4


A. 2690 sayılı kānûna göre nükleer

tesislere lisans vermekle yükümlü tek yetkili Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'dur

(TAEK'dir).



Realist olmak gerekirse, TAEK'in

orijinal bir nükleer santral tasarımını sıfırdan başlayıp inceleyerek lisans

vermek husûsunda, bugün için: 1) ne, meselâ Alman lisanslama kurumu GRS gibi, etkin ve de bağımsız bir örgütü, 2)

ne bu konuda yetişmiş yeterli sayıda elemanı, 3) ne eksiksiz bir mevzuâtı, 4) ne

yeterli donanımı, ve 5) ne de yeterli

bilgi ve deneyim düzeyi vardır.



Buna karşılık TAEK, önüne konulan

ve Türkiye'de tesis edilmek istenen ve yapımcının ülkesindeki lisanslama

otoritesinden lisans almış olan bir nükleer santralin Türkiye'ye takdîm

edilmiş olduğu şekliyle:




1)

Yapımcının ülkesindeki lisanslama

prosedürüne uyup uymadığını,

2)

Yapımcının lisanslanmış santralin

aynısını teklif edecek yerde, fiyatını düşük gösterebilmek için: farklı, daha az

güvenli ve daha az güvenilir bir santral takdîm edip etmemiş

olduğunu,

3)

Eğer

farklı bir santral takdîm edilmişse bunun lisanslanmış santralden hangi

noktalarda saptığını,

4)

Bu

sapmaların TAEK açısından kabûl edilebilir olup

olmadıklarını


inceleyip: a)

teşhis, b) temyiz c) tesbit etmek

ve gerektiğinde de ç) bu konuları ilgililerle müzâkere ve

münâkaşa etmek husûsunda yeterli ve yetkin elmanlara ve bilgiye

sâhiptir. Bu inceleme sonunda TAEK, teklif edilmiş olan nükleer santrale lisans

vermek ya da tümüyle reddetmek yetki ve dirâyetine de

sâhiptir.




Bu kısıtlı imkânlarını maksimum

etkinlikte kullanabilmek için şimdiye kadar TAEK, Türkiye'de kurulacak olan bir

nükleer santral için, yapımcının ülkesindeki lisans verme otoritesi tarafından

verilmiş lisansının bulunmasını şart koşmuştur.

Elinde referans olarak böyle bir

lisans bulunmadığı takdirde TAEK yukarıdaki hususların hiç birini yapamaz.

Nükleer santral tesisi gibi milyarlarca dolara bâliğ olan bir konuda kendi millî

lisans otoritesinden lisans almamış nükleer santral tasarımları için

Türkiye'nin:


1)

Yapımcıların deneme tahtası olarak

kullanılmasına,


2)

Sonundan emin olunmayan bir

mâcerâya sürüklenmesine,

3)Durmuş - oturmuş - denenmiş bir santral yerine cevaplandırılamayan sorularla dolu

müphem bir prototip tasarımıyla zaman ve üretim imkânı kaybetmesine aslā cevaz

verilemez.


1970'li yılların ortalarından

itibâren, TAEK'in nükleer santrallere lisans verme felsefesinin temelleri işte

bu hususlar olmuştur. Ve TAEK 70'li ve 80'li yılların ortalarındaki nükleer

santral kurulması için yapılan girişimlerde hep bu stratejiyi kararlılıkla ve dirâyetle

uygulamıştır.

Nitekim 1990'larda Arjantin'in

kâğıt üzerinde mevcûd olup da Türkiye'ye satmak istediği, ne olduğu ve ne kadar

güvenli ve güvenilir olacağı belirsiz 25 MWe'lik bir reaktör tasarımına 125

milyon dolar ödenmesi mâcerâsı, çeşitli politik ve bürokratik

kesimlerdeki heveslilerine rağmen, TAEK'in bu felsefesi sâyesinde

önlenebilmişti.

Kezâ 1984'de TAEK Başkanı (merhûm) Prof.Dr.h.c. Nejat Aybers de

teklif edilmiş olan KWU reaktörünün, fiyatının daha ucuz gösterilebilmesini

temin etmek üzere, GRS tarafından lisanslanmış olan Referans Santrali'nden çoğu da

reaktörün güvenliğini ve güvenilirliliğini ilgilendiren 51 noktada sapma

gösterdiğini bu prosedür uyarınca tesbit etmişti.



Sonunda IAEA'nın gözetiminde

Viyana'da yapılan müzâkereler sonunda Almanlar Prof. Aybers'in tesbit ettiği 51

noktadan 43'ünde sapmış olduklarını kabûl etmek mecbûriyetinde kalmışlardı. Geri

kalan 8 hususta da TAEK bunların "reaktör adası"nın

(reactor island'ın) dışındaki sapmalar olmaları hasebiyle

TAEK tarafından pazarlık konusu edilebilir ve dolayısıyla da (iknâ edici kanıtların takdîm edilebilmesi

hâlinde) kabûl edilebilir sapmalar olduğuna

hükmetmişti.



Resmî belgelerde zikredilen:

"Nükleer santralin yapımcının ülkesinde lisans-lanabilir (licensable) olması

şartı"nı da işte bu çerçeve içinde anlamak gerekir.



Bir nükleer santralin ya da

tasarımının kendi ülkesinde lisanslanabilir olmasının

güvencesi onun gerçekten de o ülkede lisanslanmış olması, ya da

lisanslanması gereken hususlara ait referans ve bilgilerin gerekli incelemeyi

yaparak buna karar verecek olan TAEK'in elinde

bulunmasıdır.


B. Şu önemli husûsa da dikkat etmek

gerekir ki yapımcının teklif ettiği temel tasarımın bir

bütün olarak lisans almamış olması ama çeşitli bölümlerinin

benzeri ya da benzer olmayan reaktörlerde kullanılmak üzere lisans almış olması

bu tasarımın TAEK tarafından lisans alması gerektiğine mesned ve sebeb teşkil

etmez. "TAEK'in Lisanslama Felsefesi"nin

temeli: Türkiye'de

kurulacak olan nükleer santralin bir bütün olarak lisansının mevcûd

olmasıdır.

Lisanslı bölümlerinin bir araya

getirildiğinde nükleer santralin: 1.

güvenli ve güvenilir olacağını, ve 2. hiç bir etüd yapmadan otomatik

olarak lisanslanmış sayılabileceğini iddia etmek muhâl, bunlara hükmetmek ise

abestir.



C.
Sonuç olarak, bir nükleer

santralin yapımcının ülkesinde bir bütün olarak

lisans almış olması:




1)

Türkiye

için büyük ve kıymetli bir

garantidir.

2)

Türkiye'ye zaman kazandıran bir

tedbirdir.

3)

Türkiye'yi: A) deneme tahtası

olmaktan, B) işten anlamayan saflar gürûhu yerine

konulup mâcerâya sürüklenmekten, ve C) fuzûlî masraflardan koruyan etkin bir

stratejidir, ve ayrıca da

4)

TAEK'in

ve TAEK'deki sorumlu kişilerin bu konudaki maddî ve mânevî sorumluluklarını

asgarî hadde indiren isâbetli bir

karardır.


1998 târihli Akkuyu Nükleer

Santral İhâle Şartnâmesinde

Madde 4'de:



"Teklif Sahibi, teklif ettiği

Akkuyu Nükleer Santrali ile benzer kapasitede ve

ayni dizayn özelliklerine sâhip işletmedeki bir nükleer santrali “Referans Santrali” olarak

gösterecektir. Bu referans santrali

tipinin en yenisi olacaktir. Referans santral için referans santralin sâhibinden en az ihâle

şartnamesinde istenen bilgileri ihtivâ

eden açıklamalı onaylı belge

alınacaktır. Bu belgeler teklife eklenecektir" denilmekte;

Madde 16'da:


"...teklif edilen Santral için

referans santralla ilgili performans

kayıtları, karşılaşılan problemler ve çözüm sonuçlarını ihtivâ eden bilgiler"in

verilmesi istenmekte ve



Madde 19'da

da:


- Güvenilirlik Kriteri : Teklif edilen

Nükleer Santralin işletme güvenilirliğinin üstün olması aranacak olan en önemli

şartlardan biridir. Bu nedenle, "Referans Santralı"nın tatmin edici bir yük

sayısı ile en az son 5 (beş) yıllık iyi

bir işletme tecrübesi olduğu gösterilmelidir. Şâyet Referans Santralı yeni

işletmeye alınmış bir santral ise dizaynında esasa ait farklılığı olmayan ve

teklif sâhibi tarafından yapılmış ve son 5 (beş) yıllık işletmede olan bir başka

işletmedeki nükleer santralin işletme performans ve karekteristikleri

verilebilir" denilmektedir.



Bu metinler
Referans Santrali kavramının önemini

yansıtmaktadırlar. Nitekim TEAŞ

kendisine pahalıya patlayacak,

güvenilirliği ve performansları şüpheli bir nükleer santralin tuzağından

kendisini korumak için teklif edilen santrale dayanak olacak olan benzer kapasitede ve aynı tasarım

özelliklerine sâhip ve en az 5 yıllık bir işletim tecrübesi geçirmiş, yâni

durmuş-oturmuş-denenmiş-güvenliği ve

güvenilirliği müsellem bir santrali bu niteliklerinden ve

özellikle de güvenilirliği açısından kıstas olarak seçmiş ve ihâle

çerçevesi içinde teklif edilen tasarımın güvenilirliğini de bu tasarımın

Referans Santrali'nden sapmalarının minimum olmasına

bağlamıştır.

İşte bundan ötürüdür ki: Referans

Santrali, teklif edilen santrale kefil olarak Türkiye'nin tek

güvencesidir.



Firmaların tekliflerinin: 1) İhâle Şartnâmesi'nin şartlarından sapmaları

kadar 2) Referans Santraline nazaran sapmaları

açısından da çokiyi incelenmesi ve bu sapmaların eksiksiz olarak

tesbit edilmiş olması gerekir.



Teklifler, Referans Santrali'ne

nazaran, ne kadar çok sapma içeriyorsa bu, teklif edilen santralin o kadar az

güvenilir bir santral olduğunun ve, bu santral seçildiği takdirde de: 1) Firma

ile pazarlık safhasının o kadar uzun süreceğinin, ve 2) TEAŞ'ın, âkibeti o kadar

meçhul bir mâceraya atılacağının da bir

ölçüsüdür.




* *

*



EK: II

Koruyucu Kabın Uçak çarpmasına

Karşı Tahkîmi Meselesi



Her nükleer santral inşâsında,

nükleer santral alanının özel konumuna göre, sivil ya da askerî bir uçağın veyâ

bir füzenin santral binâlarına çarpması ihtimâli hesaplanarak reaktörün ve diğer

binâların bu ihtimâle karşı özel bir şekilde tahkîm edilmesinin gerekip

gerekmediği araştırılır.



Uçak ya da füze çarpmasının

sonuçları: 1) reaktör duvarında delik açılması, 2) duvarın parçalanıp kısmen

dökülmesi, ve 3) uçağın a. kısmen, ya

da b. tümüyle reaktör binâsının içine

duhûlü olarak etüt edilir.

Bütün bu imkânlar ise: A) çarpan

uçağın yapısal parametrelerine (tipine,

şekline, büyüklüğüne,...) ve B) seyir parametrelerine (yaklaşma açısına, hızına, iniş takımlarının

açık olup olmamasına, yüklü olup olmamasına,...)

bağlıdır.



Söz konusu parametrelerin her bir

değeri için uçağın çarpmasının etkilerini minimize edecek betonarme bir duvar kalınlığı

mevcûddur.



Dünyâ'da sıfır riskli olay bulunmadığından,

bu parametrelerin her birinin ortaya koyduğu risk de farklı olacaktır. Yâni

alınan yapısal önlemler belirli tipten bir uçağın belirli bir hızla reaktör

binâsının üzerine düşmesinin etkilerini belki minimize edebilecektir ama meselâ

bir füzenin reaktör binâsına duhûlüne mânî olamıyacaktır.



Bunun en çarpıcı örneği Almanların

İran'da inşâ etmekte oldukları reaktörü hedef alan bir Irak füzesinin, reaktörün Siemens-KWU'nun gerçekleştirdiği

bütün özel tahkîmâta rağmen, reaktörün bir duvarından girip diğerinden

dışarı çıkmış olmasıdır.



Bir savaş sırasında, çalışmakta

olan bir reaktöre tahrip amacıyla yapılacak bir saldırının sınırlar ötesi bir

radyasyon kirliliğine yol açabilmesi sebebiyle, uluslararası i'tibârını

yitirmemek için bir ülkenin böyle bir saldırıya tevessül edebilmesi ihtimâli

fevkalâde küçüktür.



Fransa'da Atom Enerjisi Yüksek

Komisaryası ile nükleer santrallerin işleticisi olan EDF'nin geliştirdikleri bir

hesaplama yöntemine göre, reaktör binâsına çarpan cismin betonarme duvarda delik

açmasının önüne geçmek üzere duvarın kalınlığının minimum değeri: 1) cisim uçak

gibi deforme olabilen bir cisimse: a. 360 km/h'lik bir hız için 45

cm, 774 km/h'lik bir hız için 82 cm, ve b.

cisim füze gibi sert bir cisimse: 360

km/h'lik bir hız için 68 cm, 774 km/h'lık bir hız için de 126

cm olmalıdır. EUR (European

Utility Requirements) ise reaktöre çarpması muhtemel uçağın referans hızı

olarak 288 km/h alınmaktadır.5



Bu hesaba göre 774 km/h'lik bir

hızla yaklaşan bir uçağın çarpmasına karşı reaktörü 1 metre kalınlığındaki bir

duvar haydi haydi koruyacaktır.



Akkuyu nükleer santrali söz konusu

olduğunda Basel & Hofmann firmasına TEK

tarafından yaptırılan bir incelemede6

Akkuyu üzerinde uçarken bir sivil havacılık uçağının kazâ sonucu santralin 20

dönümlük yâni 20.000 m2 lik herhangi bir yerine belirli bir

yaklaşım açısıyla düşmesi ihtimâlini 2000 yılı

için 5.10

-8/yıl (yâni yılda yüzmilyonda beş) olarak

vermekteydi.



Bu sonuçdan hareketle yapılmış

olan bir hesap reaktör binâlarının en zayıf yeri olan tam tepe noktasında 20

m2 lik bir alana bir uçağın pike yaparak çakılması ihtimâlinin 10

-10/yıl'dan daha küçük olduğunu

göstermiştir.



Bu rakkamlar eğer kabûl edilebilir (ya da göze

alınabilir) risk kavramı iyi algılanmaz ise hiç

bir şey ifâde etmeyebilirler. Bu kavrama çarpıcı bir örnek vermek için A.B.D.nde

sigorta şirketlerince yapılan bir değerlendirmeye göre yaşı 60 ilâ 65 arasındaki

bir erkeğin New York'da sokakta kalp krizi geçirmesi sonucu ölmesi riskinin 10

-4/yıl (yılda

onbinde bir) olduğuna dikkati çekelim. Bu değerler karşısında yaşı 60'ı

geçkin New York'lu erkeklerin "Sokakta

kalp krizi geçirip de ölmek" korkusuyla hayatlarının sonuna kadar sokağa

çıkmaktan vaz geçmeleri beklenir mi? Hayır. çünkü söz konusu risk o yaş ve cins

grubu için bir kabûl edilebilir

risktir.



Buna karşılık, söz konusu yaş

grubundan bir kimsenin Alp dağlarında Cha-monix'nin uçurumlarından paraşütle

atlama sporu yapmağa kalkışması büyük delilik olur. çünkü 16-40 yaş grubundan

olup da bu sporu yapanların, sonu en azından sakatlanmayla sonuçlanan bir kazâ

geçirmeleri ihtimâli yılda 300 atlayışta 1 (yâni 3,3.10

-3/yıl) dir. Ve bu, 60-65 yaş grubu

erkeklerin New York'da sokakta kalp krizi geçirerek ölmeleri riski olan kabûl edilebilir 10

-4/yıl'lık riskin yanında

kabûl edilemez bir risktir.



Şimdi gene nükleer santrallere

dönecek olursak, herhangi bir nükleer santralin, (çernobil nükleer kazâsı türünden)

sonuçları ağır olan bir nükleer kazâ geçirmesi ihtimâli 10

-6/yıl mertebesindedir. Aklı

başında hiç bir hükûmet ortaya çıkıp da, bu riske bakarak: "Aman; 10

-6/yıl'lık bir risk olduğuna göre

ben de nükleer santral tesis etmeyeyim bâri!

" dememektedir. çünkü bu, kabûl edilebilir mâkul bir

riskdir.



Söz konusu riskden 100 hattâ

10.000 kere daha küçük olan 10

-8 ya da

10

-10 gibi rakkamlarla ölçülen nükleer santrale uçak çarpmasının

riski ise buna göre haydi haydi daha da rahat kabûl edilebilir

risklerdir. Ve bu i'tibârla da, Akkuyu için verilen tekliflerde tasarımların

zâten içinde olan emniyet tedbirlerinin7

ötesinde bu kadar ehemmiyetsiz riskler için fuzûlî tahkimatlara tevessül edip

santralin kuruluş masraflarını arttırmak mühendislik açısından abes, sağduyu

açısından da parayı çarçur etmektir.



Son nükleer santral ihâlesinde EA bütün bu risklerin büyüklüğünün

farkında olmasına rağmen ille de tüm santralin uçak çarpmasına karşı

tahkîm edilmesi için baskı yapmakta; ve eğer buna şimdiden karar verilmez ve bu

konu NSD Ekonomik Değerlendirme Grubu tarafından (ve tabiî, AECL'e ve Westinghouse'a peşin

cezâlar verilmek sûretiyle) değerlendirilmeyecek olursa TEAŞ'ın başına neler

gelebileceğini tasvîr etmekteydi.

EA, uçak çarpmasına karşı tahkimâtın

yapılmasındaki bu ısrarlarından sonra, İhâle Şartnâmesinde yalnızca bir opsiyon

olan bu konunun sanki Şartnâme'nin yerine getirilmemiş bir şartıymış gibi

telâkki ederek bu iş için teklif fiyatı üzerinden: 1) AECL'e % 4,85 oranında

(yâni yaklaşık 120 milyon dolar), Westinghouse'a %

2,58 (yâni yaklaşık 64,5 milyon dolar) ve 3) NPI'a da %

0,7 (yâni yaklaşık 17,5 milyon dolar) tutarında bir

cezâ uygulaması gerektiğinde ısrar ederek, her zamanki pişkinliğinle, NPI'ı

ekonomik değerlendirmede AECL ve Westinghouse'ın önüne geçirmeğe çalışmaktadır.

Kendisine 120 milyon dolar cezâ kesilmesi önerilen AECL ise İhâle Şartnâmesi'nin

"uçak çarpmasına karşı koruyucu kabın tahkîmatı" opsiyonu için 15 milyon ABD$

teklif etmişti. Westinghouse ise teklifinin uçak çarpmasına karşı zâten

yeterince muhkem olduğunu beyân ederek bu opsiyon için hiç bir fiyat vermemişti.

Ve Westinghouse bu iddiasında

haklıydı. Aslında her üç teklifin koruyucu kapları uçak çarpmasına karşı

yeterince mâkûl bir koruma sağlayacak kadar kavî idiler.




* *

*






[1]1996 târihli son Akkuyu Nükleer Santral İhâlesi'nde NPI'ın teklif ettiği

1482 MWe gücündeki "EPR tipi" tasarım kâğıt üzerinde dahî

tamamlanmış olmadığı gibi (bu tasarım ancak Eylûl 2004'de tamamlanabilmiş ve

lisans alabilmiştir) yeni bir prototip olmak hasebiyle işletimde olan bir benzeri dahî yoktu. NPI, bu tasarımın

benzeri niyetine: 1) gücü, 2) tipi, 3) işletim felsefesi tamamen farklı

1269 MWe gücündeki "Konvoy tipi" GKN-2 santralini göstermek pişkinliğinde

bulunmuştur.

[2]Bir nükleer santralin parçalarının

lisanslanmış olması değil bütününün lisanslanmış olması

gereklidir. Bk. EK: I

[3]Bunun için 1) taleb edilen

santralin gücü göz önüne alınarak bu santralin ürettiği elektriğin

enter-konnekte şebekeye nereden duhûl edeceği ve bu duhûl noktasının şebekede ne

gibi pertürbasyonlar ve kararsızlıklar hâsıl edeceği

evvelden analiz edilmelidir. Böyle bir inceleme, TEAŞ'ın isteği üzerine, Akkuyu

Nükleer Siti için Roma üniversites'nde Prof.Dr. Francesco Ilceo ile F. ve M

Covino'dan oluşan bir ekip tarafından, ihâleye çıkılmadan önce 1995 yılında

yapılmış ve enterkonnekte sisteme zarar vermeyecek, sistemi çökertmeyecek kabûl

edilebilir maksimum santral gücünün 2´1000

MWe olması gerektiği bulunmuştur.

Prof.Dr. Francesco Illiceto'nun raporunun

Chapter VI: Summary and Conclusions

kısmında aynen şöyle yazmaktadır:

iii. Keeping in mind the phenomena (i) and (ii) above, it is

recommanded to install nuclear units with rated power not exceeding 1000 MWe. This will also considerably

reduce investment in transmission facilities.

iv. In conclusion, the commissioning of the

Akkuyu NPP in the year 2005 with an installed capacity of up to 2 ´1000

MWe be acceptable.

Tercümesi:

iii. Yukarıda zikredilen (i) ve (ii)

olaylarını hatırda tutarak 1000 Mwe gücünü aşmayan nükleer birimlerin tesis

edilmesi tavsiye edilir. Bu, aynı

zamanda, iletim tesislerinde yapılacak olan yatırımları da büyük ölçüde kısmış

olacaktır.

iv. Sonuç olarak 2005 senesinde devreye girecek olan Akkuyu Nükleer

Santrali'nin en çok 2´1000

MWe' lik kurulu bir kapasiteyle ihâle edilmesi kabûl edilebilir

görülmektedir...

[4]Aralık 1998'da toplanmış olan 1. Enerji Şûrâsı zabıtlarında da

ayrıntılarıyla yer almıştır.

[5]IAEA

Workshop on Safety Evaluation for Akkuyu NPP, Ankara Turkey June 1-15, 1998/

External Events and Their Influences on NPP Design ve Aircraft Impact Related

Problems in Nuclear Power Plant Design, ISMES S.p.a. on behalf of

ENEL/DSR-VDN, 1994.

[6]Basler&Hofmann: External Hazards: Airgraft Crash, Explosion,

Strom-winds/Comments to Final Safety Studies başlıklı 15.09.1975 gün ve

AN 764.00-31 sayılı rapor.

[7]Teklif edilen reaktör

binâlarından, kubbe bölümü hâriç, en dar duvar kalınlığına sâhip olanında

(AECL'de) bile bu kalınlık 117 cm'dir.

Tasarım & Geliştirme | kerataif