Buradasınız
GAZETECİLİK BİR SAN'ATTİR(!)
GAZETECİLİK BİR SAN'ATTİR(!)
Prof.Dr. Ahmed Yüksel Özemre
Görsel Basın'da olsun, gazetecilik her fânîde doğal olarak bulunmayan bir
takım çok özel(!) hasletler gerektiren bir meslek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bâbıâlî'nin bir takım kalem erbâbı, kendilerini telmîhen: "İnsan gazeteci olmaz,
gazeteci doğar" diye her ne kadar kendi kendilerine gelin-güvey olurlarsa
olsunlar bizim, Hz. Peygamber (s.a.)'in: "Her doğan çocuk İslâm fıtratı üzere
doğar. Sonra anası-babası onu mûsevî
yâhut hıristiyan yâhut da mecûsî yapar" meâlindeki hadîsine göre,
onların bu beyânının gerçeği yansıtmasından Hz. Peygamber'i de kendilerini de
tenzîh etmemiz edebimizin iktizâsıdır.
Gazetecilik pozitif bir ilim
değildir, hattâ düpedüz ilim bile değildir. Basın Yayın Yüksek Okulları'nda1 gazetecilik için gerekli bilgiler yığını ile birlikte bir takım "reçeteler"
verilir. Ama pratikte görülüyor ki bunlar da gereksizdir, zirâ okulu bitirerek
mesleğe atılanların pek işine yaramamaktadır. Dünyâ'nın her ülkesinde bütün bu
bilgi ve reçetelerin, yalnızca, uygulanması mümkün olmayan ütopik bir
gazeteciliği tasvir etmekte olduğu gerçeği çiçeği burnunda gazetecinin kafasına
kısa zamanda dank eder. O zaman yapılacak olan, bu işin san’atinin sırrını
ustalar'ın, ototriteler'in rahle-i tedrîsinden
geçerek kavramaktır. Gazeteci namzeti bu san'ati öğrenmek üzere kendini ve
vicdânını "ustalar"ın eline bırakır ve hayrettir, hepsi de birer büyük mürebbi'
olan bu "ustalar" sâyesinde bu işi kısa zamanda kıvırarak o da bir başka "usta"
olur.
Her ülkede gazetecilik bir san'attir. Fakat bu: karakalem ile portre çizmek
gibi, kile şekil vermek ve ilh ... gibi tek boyutlu bir san'at değildir. Bu
insanı şaşırtan, hayretler içinde bırakan, çok boyutlu ve çok vecheli, karmaşık,
her babayiğitin de zorluklarına tahammül edemeyeceği, çok özel hasletler
gerektiren, çok özel içerikli bir san'attir! Sırlarını kendi câmialarının
dışından kimselerin teşhis edemeyecekleri vehmiyle mâlûl marazî
"ustalar"ın san'tidir bu!
Bununla beraber Dünyâ Basını'nı
yıllar boyu izlemiş sağduyu sâhipleri bu san'atin sırlarını yavaş yavaş
keşfetmişlerdir. Bu gözlemlere göre gazetecilik:
- Her şeyden önce aklının, herkesinkinden daha üst bir
düzeyde yaratılmış bulunduğunu vehmetmek marazıyla mâlûl olduğunu idrâk etmemek
san'atidir.
- Kahvehâne köşelerinde pinekleyenlerin lâfla Devlet'i idâre
etmeğe kalkışmaları misâli, Devlet'in gazete köşelerinden idâre edilebileceğini
ve bunu yapmaya da hakları olduğunu vehmetmek san'atidir.
- Dezinformasyon (bililtizâm deforme edilmiş haber ya da
düpedüz yalan yâni aslı esâsı olmayan asparagas haber) üretmek
san'atidir!
- Her türlü peşin hükümden bağımsız ve bu bakımdan da hem
çağdaş(!), hem demokratik(!), hem insancıl(!), hem de herkesden üstün(!)
olduğunu tüm âleme kanıtlayabilmek için halkın en ulvî ahlâkî değerlerine, millî
değerlerine, örfüne ve âdetlerine saldırmanın her aydın için şart olduğu
inancının bir peşin hüküm olmayıp çağdaşlığın vaz geçilmez ahlâkî sorumluluğu
olduğunu vehmetmek san'atidir.
- Toplumun yazılı normlarına karşı yüreklilikle(!)
başkaldırmak, yazılı olmayan normlarını da ancak kendisinin vaz edebileceğini
vehmetmek san'atidir.
- San'atten san'at kültüründen nasîbi bulunmayan; şîvesi
bozuk; diksiyonu anlaşılmaz; nota ve usûl bilmez; kelime hazînesi fakîr;
sululuğu tevâzu, sun'îliği kibarlık, yılışıklığı zerâfet, ibtizâli kişilik,
ibâhacılığı çağdaşlık, fuhşîyâtı san'at, şirretliği câzibe, itliği şövalyelik ve
mertlik sanan bir sürü gerzek marjinal arasından düzmece:
kırallar, kıraliçeler, ilâhlar(!), ilâheler(!), sultanlar, hanımefendiler,
güneşler, yıldızlar, starlar, süper starlar, üstâdlar ve ustalar ihdâs etmek
san'atidir.
- Olayları yönlendirmeğe ve bunu sağlamak için de bunları
istediği gibi çarpıtarak yansıtmaya hakkı olduğunu vehmetmek san'atidir.
- ölülerini şehit diye ilân edebilmek san'atidir.
- Felâket tellâllığından zevk almak san'atidir.
- Flâş olay terânesiyle kişilerin özlük haklarını ve
Devlet'in çıkarlarını hiçe sayabilme san'atidir.
- "Dilinden ve elinden hiç kimsenin emîn olamıyacağı"
korkusunu salarak ve Basın özgürlüğü İlkesi'nin arkasına sığınarak ustaca
şantaja tevessül etmek san'atidir.
- Bir ahlâk âbidesi olduğunu vehmetmek ve herkesin hatâsını
kusurunu detektifvârî araştırarak ahlâk adına, kamu düzenini koruma adına, ifâde
hürriyeti adına ispiyonlamak ve afişe etmek san'atidir.
- Kendisinin Devlet'in yasama ve yürütme organlarının üstünde
bir konumu olduğuna kendisini inandırma san'atidir.
- özgürlük, demokrasi, fırsat eşitliği ve hukūkun üstünlüğü
adına ve kezâ özgür, demokrat, eşit ve hakça bir düzen için kendisine bazı
belirgin imtiyazların tanınmasının gerekli olduğunu vehmetmek ve bunları taleb
etmek san'atidir.
- Halkın "4532" yi okuyamayacak kadar ebleh olduğunu
vehmetmek ve ne bulunmaz bir mürebbi' olduğunu kanıtlamak üzere bunun yerine "4
bin 5 yüz 32" yazmanın gerekliliğini idrâk etmek dehâsını tevâzu ile afişe etmek
san'atidir.
- Yılın on bir ayı her türlü fuhşîyâtın çığırtkanlığını yapıp
müslüman mahallesinde salyangoz sattıktan sonra Ramazan ayında dinî bir sayfa
yayınlarsa müslümanların salyangozları da rahatlıkla yutacağını ümid eden bir
ticârî dehâ olduğunu vehmetmek san'atidir.
- Yayınlanan Ramazan sayfalarına, dağıtılan hediyelere ve
çekilen lotaryalara rağmen tirajının sürekli düşmesini halkın bilinçli
tutumuna değil de hâlâ halkın câhilliğine, televizyona ve ekonomik
şartlara bağlı olduğunu vehmetmek san'atidir.
ve
nihâyet
Halkın saygısını ve îtimâdını tümüyle kaybetmiş olduğunu
aslā idrâk etmemek için, tehlike karşısındaki devekuşu misâli, kafasını sürekli
kuma gömülü olarak yaşamak san'atidir.
Pekiyi
ama gazetecilik san'atinin bütün bu inceliklerinden habersiz yeteneksiz
gazeteciler acaba ne yaparlar? Onlar gazeteci olarak doğmadıklarından ve
gazeteciliğin bütün bu afilli hasletlerini de özümlemekden âciz yeteneksiz
kimseler olduklarından yalnızca doğdukları gibi yaşar ve yaşadıkları gibi
ölürler.