Buradasınız

KANDİLDE KANDİL OLAN BİR GÜZEL [BİLAL KEMİKLİ]

Kandilde kandil olan bir güzel
Bilal Kemikli ([email protected])

Güzel insanlar güzel atlara binip gidiyorlar. Gidişlerini seyre dalıyoruz; ihtişamlı koşularını, yüklendikleri sorumlulukları, yaptıkları hizmetleri, bıraktıkları izi ve çektikleri onca çileyi… Bir iz, bir eser bırakmak ve bir hizmet ortaya koymak üzere çıkılan yol çilesiz aşılmıyor. Bir ömür bu çileyle geçiyor… Ve bir gün geliyor, bu büyük yolcular güzel atlara binip gidiyorlar. Güzel insanlar güzel günlerde çıkıyorlar yola; kutlu ve mutlu günlerde, duaların kabul edildiği demlerde, gönüllerin sükûn bulduğu zamanlarda. Bir kandil tebriki gibi geliyor, en acı haber. Acılar bal oluyor, matem bayrama dönüşüyor. Öğrencilerini öksüz, yetim ve bikes bırakıp giden öğretmenler, duaların yapıldığı bu kutlu günde gerçek öğretmenin kim olduğunu öğreterek gidiyorlar.

Asıl öğretmen… Asil öğretmen. Gelişleri de ders, gidişleri de. Anları ders üzere kurulmuş büyük ruhlar. Bir göç var dostlar; biz ayrımına varsak da varmasak da bir göç var. Gelenler var, gidenler var. Gelenler hoş geliyor, gidenler güle güle gidiyor. Ama hergelen, geldiği bu handa güzel insana dönüşemiyor, asıl ve asil öğretmen olamıyor, iz bırakamıyor, yol açıcı çile adamı olamıyor. Velhasıl büyük ruh olamıyor… Büyük ruha dönüşemiyor, ama geldiği gibi de gitmiyor. İnsan değişiyor, dönüşüyor. Kimi büyük ruha dönüşürken, kimi küçülüyor, alçalıyor, alçalıyor… Büyük ruhların ardından özlem duyarak konuşuyor, gözyaşı döküyor, rahmetle anıyoruz. Çünkü onlar kendi hayatlarını anlamlandırıp zenginleştirdikleri gibi, bizlere de ışık oluyorlar, yolumuzu aydınlatıyorlar, gönlümüzü şenlendiriyorlar.

Çünkü onlar, insan olarak kalmamızı, insan olarak ermemizi ve yücelmemizi öğretiyorlar. Çünkü onlar, bu uçsuz bucaksız dünya okyanusunda deniz fenerlerimiz. Deniz fenerlerinin sönmesine üzülüyoruz, yas tutuyoruz. Elbette sönen her deniz feneri yıldıza dönüşür; oradan, göre bilen için yukarıdan yol tarif eder. Bunu bilsek de içimizde bir burukluk oluşuyor, yenisi gelse bile yerinin doldurulamayacağını bilerek mahzunlaşıyoruz. Yine de ellerimizi kaldırıp, gönlümüzün sahibine iltica ediyor ve diyoruz ki: Hak, bu milleti sahici deniz fenerlerinden mahrum etmesin. Sahici deniz fenerleri…

Son bir haftada ikisini kaybettik. Kuş olup, geldikleri yere uçtular. Bunlardan ilki, Ahmet Yüksel Özemre, bize Üsküdar'ı sevdiren bilgeydi… Bana sorarsanız, Üsküdar'ın son azizi, son gönül bakıcısı. İkincisi de daha dün gece mümin gönüllerin duaya yöneldiği demde bu fani âleme elveda diyen bir büyük ruhtur.

Kandilde kandil olan bir güzel… Evet, Necla Pekolcay hocahanım, kutlu gecede elveda diyerek hamûşâna eren bir güzeldir. Tıpkı Geçtim Dünya Üzerinden adlı hatıralarında olduğu gibi, geçip gitti… Ardında güzel bir iz bırakarak gitti.

Gidiş haberi, hanemize kandil mesajı gibi geldi. Ruhu şâd olsun, mekânı cennet.

Güzel insanlar, inanarak yaşayan insanlardır. Aşkla sarılırlar işlerine, ama daima bu ömrün biteceğinin farkında olarak. Aşkla… Her zaman güzel işlere vesile oldular, güzel çalışmalar yaptılar, güzel sohbetleriyle dostlarını ve öğrencilerini tenvir ettiler. Biz onların gidişlerini seyre dalıyoruz;ihtişamlı koşularını, yüklendikleri sorumlulukları, yaptıkları hizmetleri, bıraktıkları izi ve çektikleri onca çileyi temaşa ediyoruz. Yolunuz açık olsun, mekânınız cennet!

Tasarım & Geliştirme | kerataif