Buradasınız

YESRİB'TE BAHAR'I PROF.DR. AHMED YÜKSEL ÖZEMRE'YE SORDUK [HANDE EKŞİOĞLU]

Yesrib'te Bahar"ı Prof. Dr. Ahmed Yüksel Özemre'ye Sorduk

Prof. Dr. Ahmed Yüksel Özemre ve kızı Feza Özemre Hanımefendinin İtalyanca'dan Türkçe'ye tercüme ettiği “Yesrib’de Bahar” adlı roman Ufuk Kitap’tan çıktı. Hz. Peygamberin (s.a.v.) hayatından bir kesiti,  vahiy kâtiplerinden Hz. Zeyd Bin Sabit’in gözünden anlatan kitap,  yazarın deyimiyle, “Batı romanının akıcılığını ve Doğu  bilgeliğinin içeriğini haiz” bir eser. Kitabın Türkçeye çevirisinin, “profesörler profesörü” olarak anılan ve tercüme-telif 54 kitabı  bulunan  değerli ilim adamı Prof. Dr. Ahmed Yüksel Özemre ve kızı Feza Özemre tarafından gerçekleştirilmiş olması Türk okuruna kitaba orijinal niteliklerini kaybetmeden ulaşma şansı verdi. “Yesrib’de Bahar”ı  Prof Dr. Ahmed Yüksel Özemre’ye sorduk.

Hande Ekşioğlu

Yesrib'de Bahar kitabının yazarını önceden tanır mıydınız? Bize kendisinden biraz bahseder misiniz?

- Ahmet Yüksel Özemre: Orijinal adı "Il Libro Disceso Dal Cielo" yâni "Gökten İnen Kitap" olan bu eserin yazarı Prof.Dr. Ahmad Abd Al Waliyy Vincenzo'yu bana onun bir dostu, Galatasaray üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinden Yar.Doç.Dr. Emre öktem tanıttıydı. Kendisiyle hiç karşılaşmadım ama elektronik posta yoluyla irtibatımız oldu. Kendisi 1961 Napoli doğumlu, ve bir Şâzelî şeyhi olan Kont Abdulwahid Pallavicini'nin delâletiyle 1990 yılında İslâmiyet'i kabûl etmiş. Napoli'deki  II. Federico üniversitesi'nde hoca. İslâm ile ilgili Islam, l'altrà civilità yâni "İslâm, Diğer Medeniyet" başlıklı 442 sayfalık bir büyük kitabı daha vardır.

- Kitabı bir roman olarak başarılı buldunuz mu?

- Bu kitabın, kanaatimce, hem kurgusu hem de akıcılığı başarılıdır. Kitap İtalyancasından da Türkçesinden de rahat okunmaktadır.

- Geleneksel İslam biyografilerden farkı var mı?

- Bu roman geleneksel İslâmî biyografilerde sıkça görünen abartılı ifâdelere yer vermemesi ve doğa üstü olayları dahî sâde bir biçimde sanki doğalmışlar gibi anlatımıyla farklı bir anlatım çizgisi izlemektedir.

- Roman formunun kutsalla ilişkin kendine has handikapları var; bu roman bunlarla nasıl başediyor?

- Doğrusu, roman formunun kutsalla ilişkin kendine has handikaplarının neler olduğunu bilmiyorum. Ama eğer bu çeşit handikaplar varsa bile söyleyebileceğim tek şey bu romanın, sanki böyle handikaplar hiç yokmuş gibi, anlatımında başarılı olduğudur.

- Sizce yazar bu dönemi anlatmak için neden bir vahiy katibini seçiyor ve Hz. Peygamberin başka vahiy katipleri de olduğu hâlde neden Zeyd bin Sâbit?

- Bu kitap, yazarı tarafından, Hıristiyan İtalyan çocuklarını İslâm'a özendirmek amacıyla kaleme alınmıştır. Bunun için romanın kahramanının da bir çocuk, hem de Hz Peygamber'e daha 12 yaşında iken vahiy kâtibi olan müstesnâ bir çocuk olması hem isâbetli bir seçim, hem de isâbetli bir stratejidir. Bununla beraber kitapta olaylar objektif bir biçimde anlatıldığından bu romanda bir propaganda havası yoktur.

- Kitabın girişinde okuyucuyu oldukça şaşırtacak ve ilgilendirecek bir "çevirenlerin uyarısı" notu var; tarihçesiyle beraber "nefs" ve "ruh" kelimelerinin Türkçeye çevirisine değinmişsiniz? Neden buna ihtiyaç hissettiniz?

- Kur'ân "nefs" ve "rûh" kelimeleri arasında bâriz bir fark ortaya koymakta iken, nedendir bilinmez, İslâm âlemi'nde bu iki kelime sanki eşanlamlıymışlar gibi biribirine karıştırılmaktadır. Fakat kitabın yazarı bu iki kelimenin de delâlet ettikleri anlamların biribirlerinden çok farklı olduğunu müdrik olup her iki kelimeyi de Kur'ân'daki anlamlarını saptırmadan kullanmaktadır. Bu ise, bu kavramları eşanlamlı zannetmeğe alışmış olan okuyucuları isâbetsiz tenkitlere sürüklemeye vesiyle olabilirdi. Bu kavram kargaşasının önüne geçmek için "nefs" ve "rûh" arasındaki farkı açıklayan bir "uyarı"yı kitaba eklemeyi gerekli gördük.

- Kitapta yeralan bilgilerin otantikliği konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Yazar kitabının sonunda hem faydalanmış olduğu 21 eserin, hem de eserindeki romanesk unsurların listesini vermiş bulunmaktadır. Buna göre yazarın bu romana, akıcılığını ve kurgusunun ilgi çekici olmasını sağlamak üzere, kendi hayâlhânesinden kattığı öğeler pek sınırlıdır.

- 1998 yılı Türkiye Yazarlar Birliği'nin "Tercüme Dalında Yılın Tercümanı ödülü"nü almış bir tercüman gözüyle de bu kitabı değerlendirir misiniz?

- Bir kişinin, sıfatı ne olursa olsun, tercümesine katkıda bulunmuş olduğu bir kitabın tercümesini bizzât değerlendirmesi isâbetli değildir; ayrıca etik de olmaz kanaatindeyim. Bu tercümenin tercüme kokup kokmadığını ve akıcılığını okuyucuların değerlendirmesi daha objektif bir süreç olacaktır.

Yazılma Tarihi:24.07.2007 11:36

Tasarım & Geliştirme | kerataif