Buradasınız
ORTAÇAĞI SEVER MİSİNİZ?
SEVER MİSİNİZ?
Prof.Dr. Ahmed Yüksel Özemre
bir "Ortaçağ karanlığı"ndan, "insanlığın ve ilmin bu çağda geri
kalmışlığı"ndan dem vurulur. Bizim sahte aydınlarımız olan entellerimiz de
bu yönde en cıvık bir şekilde şartlanmışlardır! Oysa objektif bir incelemeye
tâbi' tutulduğunda, Ortaçağ, bâzıları için ne kadar karanlıksa bizim için de o
kadar aydınlık bir çağdır. Zirâ:
hidâyet olarak bu çağda inzâl olunmuştur;
(s.a.v.) son peygamber olarak bu çağda zuhûr etmiştir;
3. Büyük İslâm
medeniyeti bu çağda kök salmıştır;
eserlerinin ve ilminin uyandırdığı idrâk ile Avrupa medenîleşmeye bu çağda
başlamıştır;
Müslüman olmuşlar,
bu çağda fethedilmiştir;
tabîata objektif bakış, Müslüman düşünürler ve bilim adamları sâyesinde, Kurtuba
(Cordoba) ve Tuleytule (Toledo) şehirlerindeki İslâm üniversiteleri
aracılığıyla Batıyı bu çağda uyandırıp aydınlatmıştır,
kurulan Hıristiyan Avrupa üniversiteleri çok verimli bir ilmî ve estetik
hareketin, Rönesans’ın, zuhûruna bu çağda öncülük
etmiştir...ilh...
Bütün savaşlarına,
vebâ salgınlarına, ekonomik sefâletlerine rağmen Ortaçağ, çeşitli ilmî, felsefî,
içtimaî ve bediî (estetik) zinde akımların yeşerdiği cıvıl cıvıl, ışıl
ışıl bir çağ olmuştur. Nitekim Yahudi kökenli Fransız mütefekkir ve müdekkiki
Gustave Cohen (1879-1958) La Grande Clarté du Moyen âge yâni
"Ortaçağın Büyük Aydınlığı" (Editions Gallimard, Paris 1967 baskısı) isimli
eserinde bu husûsları delilleriyle ve büyük bir vukufla gözler önüne
sermektedir.
Ortaçağı, ayrıca,
mazlûm olduğu için de severim. çünkü, bir konuyu ilmî ve ciddî bir tetkike tâbi'
tutmaktan âciz ne kadar iz'an, fehâmet ve idrâk yoksunu
tek-yönlü-tek-boyutlu fikriyât ucûbesi varsa bunların hepsi de
Ortaçağı haksız yere "karanlık çağ" olmakla suçlarlar.
Aslında bu suçlama,
pratikte, Ortaçağda zuhûr edip de gelişmiş ne kadar maddî, mânevî, dinî ve
siyasî değerler varsa bunların hepsinin de bu düşünür-pozundaki-düşünce
tembelleri tarafından karalanmasına ve reddine dayanak sağlamak
gâyesini güder.
Bu akıl fukarâları
bir tartışmada, gerçeği aramak yerine, tembelce, işi şahsiyete dökerek
muârızlarının tavrını hemen "Ortaçağ karanlığı" diye, fikrini ya da tezini de
"Ortaçağ düşüncesi" diye ithâm ve reddetmeye bayılırlar. Bunların fikrî
aczlerinin, "şecaat arz ederken merd-i kıptî sirkatin fâş eyler" misâli, hemen
sırıtıvermesine vesiyle teşkil ettiğinden ötürü Ortaçağı, işte, bir de bu
ayırdedici (fârık) vasfından dolayı çok severim.