Buradasınız

LİSELİ GÖZÜYLE A. YÜKSEL OZEMRE VE GALATASARAY-I MEKTEBİ SULTANİSİNDE SEKİZ YILIM KİTABINA BAKIŞ

AZİZ VE MUHTEREM AHMET YÜKSEL ÖZEMRE HOCAMIZIN AZİZ HATIRASINA!..

Öğrencilerim ilk kez 2003 Yılı’nda okulumuza teşrifleri ile tanıdılar Muhterem Ahmet Yüksel Özemre Hoca’mızı…

Yaklaşık iki yıldır talebelerimize, işlenen ünite konulara paralel olarak kitaplar okutuyor ve okunan kitaplarla ilgili değerlendirmeler yaptırıyoruz. Bu yıl okutulan kitaplardan iki tanesi Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre Hoca’mızın “Hasretini Çektiğim Üsküdar” ve “Galatasaray-ı Mekteb-i Sultanisi’nde Sekiz Yılım” adlı kitaplarıydı. Elimde epeyce öğrenci yorumu birikti bunlara dair. Kendisine bu değerlendirmelerden söz ettiğimizde hocamızın da ilgisini çekmişti. Fakat gerek sağlık nedenlerinden dolayı, gerekse henüz bu yorumların Ms. Word formatında olmayıp yazılı kâğıdı şeklinde olması sebebiyle kendisine bir türlü vermek nasip olamadı. Bu yüzden gönlümde ukde olarak kalan bu yorumları, bir vefa borcu olarak şimdi siz sevenleri ve gönül dostları ile paylaşmak istiyorum.

Bu çalışmayı yaparken işin içinde bizim de tuzumuz olsun kabilinden word formatına aktarmamda bana yardımcı olan sevgili yeğenim Ebrar Özdemir’e ve vefalı öğrencilerim Gizem Şahin, Murat Nurullah Balık ve Kerem Doruk’a, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Yazarlık Okulu arkadaşlarımızdan Bilal Gezer Bey’e de teşekkürlerimi sunuyorum... Ayrıca okudukları kitaplarla ilgili yorumlar yazarak samimi katkılar sağlayan tüm talebelerimin hepsine de ayrı ayrı teşekkür ediyor, hepsini muhabbetle kucaklıyorum.

Allah sizleri her iki cihanda da aziz eylesin!

Muhterem Hocam; Ne yapsak yine de bir şey yapabildik diyemeyiz aziz hatıranıza!.. Hatıranız ve sevginiz dipdiri olarak, daima derunumuzda yaşayacak!..

Sevda Dıraga Canbaz

Nevzat Ayaz Anadolu Lisesi

Tarih Öğretmeni

"Galatasaray-ı Mekteb-i Sultanisi’nde Sekiz Yılım” Adlı Kitabın Öğrenci Yorumları

Öğrenci gözüyle “Yazarın bir Portresini çizin” dense hakkında neler söylerdiniz? Sizce kimdir Ahmet Yüksel Özemre? Bu kitabın size kazandırdıkları nelerdir? Kitapta sizi en çok etkileyen kısımlar nereleridir?

1. BEYZA ÇELİK - 9D - 387:

Yazar son derece azimli, inançlı ve hırslı biri; yarıca en az zeki olduğu kadar da çalışkan ve kendinden emin… Kendisine duyduğu güven çalışmasıyla birlikte ona büyük başarılar katmış ve o da bu başarıları taşımayı bilmiş. Yani kendine duyduğu güven onu benmerkezci, ukala ve saygısız biri asla yapmamış. Zaten bu kitapta hocasına duyduğu derin saygıyı ifade ettiği bölümde anlıyoruz. Ayrıca yazar birçok spor derecesi elde ettiğinden ve uzun sürede zor bir spor olan uzun atlamayla uğraştığından atletik bir insan olduğunu ve spor yapmayı çok sevdiğini anlıyoruz. Ve yine ayrıca yazarın 3.5 yıl süreyle yedi gün (dini bayramlar hariç) daimi oruçlu geçirmesi, onun ne derece nefsini küçültebildiğinin ve ne müthiş bir otokontrole sahip olduğunun çok sağlam bir kanıtıdır diye düşünüyorum.

Benim gözümde Ahmet Yüksel Özemre; Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi mezunu, Türkiye’nin ilk atom mühendisidir. Ülkemizi yurtdışında birçok konferansta temsil etmiş, İstanbul Ünv.’de profesörlük yapmış, TÜBİTAK başkanlığı yapmış önemli bir bilim insanıdır. Benim bildiğim diğer eserleri; Üsküdar Ah Üsküdar, Üsküdar’da Bir Attar Dükkânı, Çernobil Komplosu, Türkiye’nin Çernobil Çilesi… Şu an sadece “Galatasaray-ı Mekteb-i Sultanisi’nde Sekiz Yılım” adlı kitabını okudum.

Bu kitabın bize kazandırdıklarına gelince; Ben bu kitabı okumadan önce ne kadar küçük çaplı şeyler bildiğimi ve çoğu insana göre ne kadar geride olduğumu düşünüyordum. Bu kitap da bendeki bu düşünceleri İyice pekiştirmiş oldu. Yazarın örnek hayatından çalışmanın faziletini, kendine güven duymanın getirilerini, yeteneklerin geliştirildiğinde bir deha ortaya çıkabileceğini, doğru bildiğim bir şeyin arkasından ne pahasına olursa olsun koşmam gerektiğini ve tabii ki tekrar tekrar ne kadar geride olduğumu ve neredeyse hiçbir şey bilmediğimi anladım. Ayrıca kitapta imanı tam olan bir insanın zor zamanında Allah’ın nasıl yardımda ve lütufta bulunduğunun da apaçık kanıt vardı. A.Y.Özemre’nin sene sonu bitirme sınavlarını verirken Matematik’te hocasının ona karşı haksızlığı üzerine yaşadığı anlar oldukça etkileyiciydi.

Kitapta beni en çok etkileyen kısımlar, yazarın hocalarıyla giriştiği münakaşa kısımlarıydı. Yazarın hiç korkmadan, çekinmeden doğru bildiği şeyleri savunmasına hem şaşırdım hem de imrendim. Doğrusu benim için kendinden emin, özgüveni tam, hatta bir parça da gözü kara davranmıştı yazar ama ben olayın daha kötü yerlere gitmesini beklerken, lehine sonuçlanması, hatta sonuçta haksız durumda kalanın hocası olması ve yazarın kendi hakkını argo tabirle söke söke de olsa almış olması beni etkiledi.

Ama kitapta bundan başka beni büyüleyen unsurlar da var. Bir diğeri ise okulun çalışma disipliniydi ki söylenmeden geçilemeyecek kadar önemli bana göre… Senelerce altında yaşadığı o muhteşem çalışma disiplinine (sabah erken kalkma, ağır dil eğitimi, sabah etütleri, gece çalışmaları) resmen büyülendim.

* * *

2. NARİN KOÇAK - 9D - 345:

Yazar çalışkan, azimli, istediğini yapabilmek için bir şeylerden mahrum kalmayı göze alan, iradeli ve güzel ahlaklı, toplumumuza çok şey katmış birisidir.

Ahmet Yüksel Özemre Türkiye’nin ilk Atom Mühendisi ve Teorik Fizikçisidir. Ah Şu Atomdan Neler Çektim, Üsküdar’da Bir Attar Dükkânı, Çernobil Komplosu; Üsküdar Ah Üsküdar, Türkiye’nin Çernobil Çilesi adlı kitapları vardır. Galatasaray-ı Mekteb-i Sultanisi’nde Sekiz Yılım ve Üsküdar’da Bir Attar Dükkânı adlı kitaplarını okudum ve Üsküdar’ın büyüsü içinde kayboldum diyebilirim. Çok akıcıydı. Arkadaşımdan almıştım bu kitabı.

Bu kitabın bize kazandırdıklarına gelince; Ben gerçekten bu zamana kadar lay lay lom yaşadığımı anladım. Aslında bizler gerçekten kalbimizle, inancımızla çalışsak bu ülkeyi çok daha iyi yerlere getirebiliriz. Güzel ve herkesin okuması gereken bir kitap… Benim de artık hedefim Ahmet Yüksel Özemre’nin külliyatını bitirmek.

Kitapta beni en çok etkileyen kısımlara gelince; “Bizim yaşadığımız dönemi geçmişe göre kıyaslarsak, insanlarımız ekonomik açıdan olsun, aile yaşamı olarak olsun çok daha rahat. Bu dönemde bile kitaba verilen paranın gereksiz olduğunu düşünen o kadar çok insan var ki çevreme bir baktığımda hayret ediyorum. Ahmet yüksel Özemre, o zamanlarda harçlığını biriktirerek (hem de harçlığının az olmasına rağmen) sürekli kitap alması, (aldıklarını da süs olsun diye rafa atmıyor), okuması, özümsemesi, iyice anlayarak hazmetmesi o bilgileri… Sürekli okuyor, anlamaya çalışıyor… Bir de kendimle veya çevremle kıyasladığım zaman gerçekten insani özelliklerimizi kendimizi zorlayacak kadar kullanmıyoruz. Oysa A.Yüksel Hocamız sürekli bir şeyler öğrenme, kendini geliştirme çabasında; yani gerçekten etkileyici… Ben bu noktada gerçekten kendimi kınıyorum…”

Bir başka etkilendiğim mevzu ise şudur; “Günümüzde şöyle bir anlayış var; Eğer çalışkan, sürekli kendini geliştiren bir insan olmak istiyorsan hayattan elini eteğini çekeceksin, kitapları hatim edeceksin gibi yanlış bir tabir var. Hâlbuki Ahmet Yüksel Özemre öğrencilik hayatında, kişilik olarak ve arkadaş çevresinde gayet başarılı bir insandır. Özellikle öğrencilik hayatındaki başarıları küçümsenecek başarılar değil… Neyse benim demek istediğim bu kadar başarılı olurken aynı zamanda birçok spor aktivitelerinde de üstün başarı göstermiş. Bu da etkileyici bir husus... Yani halk içerisindeki bu kanının yanlış olduğunun ispatıdır. Ayrıca bu kitaptan sadece biz öğrencilerin ders almamız gerektiğini düşünmüyorum. Büyüklerimiz de okumalı… Gerçekten insanın hedef koyması doğrultusunda iyi ve etkileyici bir kitap... Ben anneme de verdim okuması için. O da şu anda okuyor.”

Etkilendiğim başka bir olay da şöyle: Bizler zor bir iş görünce, of puf edip zorluklardan kaçıyoruz. En küçük örneklerinden verecek olursam kendi adıma ben İngilizce Dili’nin kurallarını, gramerini biliyorum fakat pratiğim olmadığı için akıcı bir şekilde hayatıma sokamıyorum. Fakat, Ahmet Yüksel Özemre’nin hayatına baktığımda 12-13 dil biliyor.

Bunlardan 5 tanesini çok iyi biliyor. Bu Diller; Almanca, İngilizce, Fransızca İspanyolca ve İtalyanca. Şöyle bir düşündüğümde, ben 4. sınıftan beri İngilizce Dersini görüyorum ama hala çok iyi ve akıcı değil. Demek ki ben o kadar azim gösterememişim. Çünkü gerçekten A. Yüksel Özemre bunca zaman içinde neler katmış hayatına ve toplumumuza… O istemiş, amaçlamış ve yapmış. Elbette ben Özemre Hoca kadar kısa sürede çok çok iyi şeyler yapamam ama en azından daha çok gayret göstermem gerektiğini anladım. Hele 12–13 Dili söyledikçe sanki beynimde bir fırtına kopuyor. Bu gerçekten çok güzel bir şey…

* * *

3. MİRAÇ YILDIZ 9D - 344:

Kitapta beni çok fazla etkileyen bir kısım yok. Ama birkaç tanesini yazmak gerekirse ilk olarak, Prof.Dr. Ahmet Yüksel Özemre’nin çok azimli birisi olarak 2 Üniversite bitirmiş ve 12 tane dil biliyor olması beni çok şaşırtmıştı. Nasıl azim etmiş ve o kadar büyük başarılara ulaşmıştı. 12 tane dil öğrenmişti. Gerek Kâbe İle Konuşan Adam, gerekse bu kitap hem dinini güzel bir şekilde yaşamak hem de ilim öğrenmeye ve bilime karşı bu kadar azimli olması ve pek çok konuda bilgili oluşu beni çok etkiledi.

Yazarın bir portresini çizmek gerekirse ilköğrenim hayatından başlamalıyım, sonra Lise ve Üniversite. Sonra Bilim ile ilgili çalışmaları ve en son olarak da yazarlıktaki başarıları… Başarılı bir eğitim öğretim hayatı geçirmiş. Türkiye’deki ilk atom mühendisi sıfatını taşıyan ve de Yazarlıktaki çok başarılı eserleri ile çok başarılı bir geçmişinin olduğunu görüyoruz. Bana sormak gerekirse Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre’yi dünyaca ünlü bilim adamlarından hiçbir farkı yok. Gerek zekâsı, gerek bilime ve insanlığa katkısı açısından olsun… Yaşantısı bunları açıkça ortaya koyuyor.

Bu kitap bana böylesine başarılı bir eğitim hayatı geçirmiş birisinin hayatını öğrenmemi sağladı. Böyle bir kitabı okurken acaba ben de onun gibi olabilir miyim, benim de öğretim hayatım başarılı geçebilir mi? Ben de dünya çapında örneğin atomla ilgili çalışmaları olsun, insanlığa kazandırdıkları olsun, onun gibi tanınabilir miyim gibi düşünceler geçiyordu içimden. Bana kazandırdıkları ise, başarıya ulaşmak için kendime bir hedef koymam ve o hedefe ulaşabilmek için var gücümle mücadele etmem gerekliliğini anlamam oldu. Bu kitabı dışında çevirmiş olduğu Yesrib’de Bahar adlı kitabını da okudum.

* * *

4. ENES AKDEMİR - 9D - 374:

İçindekileri belli etmeyen, ani parlamaları olan, kararlarını hemen verip o anda uygulayan, kitap ve okuma aşkıyla yanan ama bazı şeylerde zamanını boşa harcamayan biridir. Portrede bunları ne kadar yansıtabiliriz bilemiyorum.

Benim gözümde Ahmet Yüksel Özemre; Okul hayatı birinciliklerle geçmiş bir atom mühendisidir. Aynı zamanda gençliğinde atletizm de yapmıştır. Birçok rekorlar elde etmiştir. Yazarlık da yapmaktadır. Ayrıca Lise ve Üniversitelerde öğretmenlik yapmıştır. Bazı eserleri: “Üsküdar Ah Üsküdar, Akademik Yıllarım, Üsküdar’da Bir Atar Dükkânı, Galatasaray-ı Mekteb-i Sultanisi’nde Sekiz Yılım.

Okuduğum yalnızca üzülerek belirtmeliyim ki Galatasaray-ı Mekteb-i Sultanisinde Sekiz Yılım.

Bu kitabın bize kazandırdıklarına gelince; N. A. Anadolu Lisesi’ne sonunculuk ile girdim. Bu durum okula başladığımda bende karamsarlık uyandırdı. Kendimi hep diğerlerinin yanında silik gördüm. Ama bu kitabı okuduktan sonra bunun böyle olmadığını gördüm. Ahmet Yüksel Özemre okulda ikinci olurken öğretmenin baskılarıyla 1. olmaya başlamış. Ama eğer Yüksel Bey’in kapasitesi olmasaydı; daha fazla çalışmasaydı 1. olamayacaktı. Ben de kendimde bunu gördüm. Benim kapasitem onlarla denk. Eğer daha fazla çalışırsam onları geçebilirim. Bu yüzden teşekkürler sana AHMET YÜKSEL ÖZEMRE

Kitapta beni en çok etkileyen kısım; Yüksel Bey’in okulda 2. olurken Öğretmeninin baskısıyla 1. olmuştur. Ama Yüksel Bey’in zaten 1. olma kapasitesi vardır. Bu kapasiteyi kullanmaması bana kendimi hatırlattı. Ben de kendimin kapasitesini kullanmadığımın farkına vardım. Bu yüzden beni çok etkiledi. Kitapta diğer etkilendiğim şey yazarın 3.5 sene yalnızca bayramları hariç her gün oruç tutabilmesiydi. Bu yazarın nefsini kontrol altına aldığını ve çok sabırlı olduğunu gösterir. İnşaAllah bunlar bize de nasip olur.(Âmin!)

Kitapta etkilendiğim diğer bir konu ise, bir gün hocasının “Vatan haini kimdir?” diye bir sorusu, cevapları duymadan bile beni çok etkiledi. Bunu neden sorduğunu anlamamıştım. Ama yazar cevabı doğru verip, öğretmenin evet doğru, vatan haini işlerini ve devlete karşı görevlerini yapmayandır. Sizin göreviniz derslerinize çalışmak” deyip açıklayınca bu soru bende ayrı bir şey uyandırdı. Bu beni o kadar derinden etkiledi ki sınavda iken derinlerden öğretmenin yardımıyla çıktım.

* * *

5. MUSTAFA YILMAZ - 10 TM-A - 261:

Kitap Ahmet Yüksel Özemre Hocamızı benim aradığım idol koltuğuna oturtuverdi. İlerde iyi bir yere gelebilmek için çabalamaya karar vermemi sağladı. Daha önemlisi o mevki de nasıl faydalı işler yapabileceğimi gösterdi. Özellikle de Milli Eğitimle alakalı bir mevkide bulunursam bu kitap rehberim olur. İyi bir eğitim nasıl verilir nasıl alınır bunu öğrendim. Ve diğer okullarda neler verilemiyor ya da alınamıyor onu gördüm. Her okul Galatasaray Lisesi gibi debisi yüksek bir nehir olmalı. Ancak bu sayede vatan, millet yükselir ve yücelir. Ayrıca kitap hayattaki zorluklara rağmen neler yapabileceğimi anlattı bana. Bütün olarak etkiledi.

Dürüstlüğü, cesareti, adaleti, insan gibi insan oluşuyla örnek aldığım biri. Çok isterdim Hocama talebelik edebilecek nitelikte olmayı tıpkı onun gibi… Bunun gibi nice özendiğim, etkilendiğim nitelikleri vardır. Öncelikle Ahmet Hocamız gıdığına kadar dolu bir insan. Ayrıca isabetli sorular sorma isabetli cevaplar arama, kararlılık, özgüven gibi bir sürü iyi niteliği bu okuldan almıştır. Bu sekiz yıl insanın hayatının en güzel sekiz yılı olsa gerek. Kardeşlik, dostluk, saygı, hoşgörü çerçevesindeki arkadaşlıklar kimi etkilemez ki. Okuldan mezun olanlar yine yüksek mevkilere gelebiliyorsa bu eğitim hala devam ediyordur.

ilk önce Enderun mektebi olarak temelleri atılan Galatasay Lisesi Osmanlı yönetiminde etkili olan yöneticiler yetiştirmiştir. Ancak zamanla Cumhuriyetle birlikte adı Galatasaray Lisesi olmuştur. Bu lise günümüzdeki gibi, azınlıkların milliyetçilik duyguları ile girdiği yabancı okullardan çok farklıdır. Günümüzde bu okulların Türkleri cephe alan insanlar yetiştirmek gayesinde olduklarını düşünüyorum…

Galatasarayı ile okulumuzun eğitimini karşılaştıracak olursam, diğer liselere göre oldukça iyi bir konumda olmasına rağmen ben bu kitapta tanıdığım Galatasaray Lisesi ile bizim Anadolu Lisemizi kıyaslayamam. Galatasarayı Lisesi’nin stratejik, fiziksel konumu herhalde oradaki öğrencilere bir yalının sahibiymiş hissini yaşatıyordur. Yunusları izlerken kütüphanede araştırma yapmak bambaşka olsa gerek.

Tüm bu güzellikleri bir kenara bırakıp eğitimine bakacak olursak, bu konuda karşılaştırma yapmaya dilim varabiliyor ufak ufak. Galatasarayı Mekteb-i Sultanisi kökeni nedeniyle lisemizden ve diğer liselerden çok farklı. Çünkü ilk hali Enderun Mektebi’dir. Bunun anlamını biliyoruz. Ülkeyi buradan mezun olan insanlar idare ediyordu. Böyle bir mektebin devamı olan lise de elbette çok farklı olacaktır. Dersler Fransızca görülüyor. Yani yabancı dil süper. Hocaların ana dili ile okuttuğu yabancı dil aynı. Saymakla bitmez iyi tarafları ancak bana göre şu eksikleri var; haftada sadece 2’şer saat Matematik ve Türkçe görüyorlar. Çok yetersiz. 24 saat Fransızcayı azaltıp diğer derslere biraz daha yer verilmeliymiş. Bizim okulumuz hazırlık sınıflarında aynı hatayı yapıyordu ancak bu bakanlıkla ilgili. Fakat diğer sınıflarda okulumuz ders saatlerinin dağılışı yönünden oldukça iyi. Tabi bu da bakanlıkla alakalı… Bunun yanı sıra Özemre Hocamız lisedeki öğrencilerin nasıl bir kardeşlik duygusu beslediğinden bahsetmiş. Okulda hoşlanmadığını söyledikleri arkadaşlarının hayatta gizli ya da aşikâr nasıl yardımlarına koştuklarını yazmış. Bu yönüyle Galatasarayı Lisesi beni çok etkiledi.

Bu yılki Tarih dersinin bize kazandırdıklarına gelince, sınıfta öğrencilere sorumluluk verip onları araştırmaya teşvik ederek, sunum yaptırılmasının çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca okutulan kitapların her cümlesiyle ufkumuzu genişlettiğine inanıyorum. Bunların yanında dağıtılan testler ve dipnotlu konu anlatımı kolaylık ve kalıcılık sağlıyor.

* * *

6. Enes KAYA 11 YTA:

Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre 1953 - 54 yılı Mekteb-i Sultaniye’de eğitim gören bir öğrencidir. Okuduğumuz kitapta kendi hayatını anlatmıştır, anılarını paylaşmıştır. Şu an bulunduğu yer kendi alanının en iyisi. Bu bir tesadüf olamaz. Belli bir azimle çalışmayla oraya gelmiştir. Okuduğu Lisede çok farklı kültürden insanlar olduğu için iyi ile kötüyü kendi başına ayırt etmeyi öğrenmiş ve sağlam bir karaktere sahip olmuştur. Daha lise çağında acıyı ve tatlıyı tattığından mütevellit okuldan mezun olduktan sonra da hayatında başarıya koşmuştur. Şu anda bulunduğu nokta da bunu en iyi göstergesi olsa gerek.

Bu kitapta beni en çok etkileyen olay, A.Yüksel Özemre’nin haklı olduğunu düşündüğü konularda sonuna kadar savaşması, hakkını akıllı yollarla aramasıdır. Öyle ki bir hocasıyla arasında geçen diyalogda hocası onu kovuyor, o ise haklı olduğunu söyleyip hocasının gitmesini söylüyor. Bir diğer olay ise Cem olayında Papaz ile Cem Sultan arasında geçen ahlak dışı konuşmalar ve Hıristiyan dünyasının karanlık yüzü… Etkilendiğim diğer bir olay Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre okulunda çok başarılı bir öğrenciydi. Fakat bir türlü okul birincisi olamıyordu, sürekli ikinciydi. Bu başarısı sadece derslerde değildi. Atletizmde de birçok başarıya imza atmıştır. Bu başarıları kendi okulundan değil BJK’ dendir. Çünkü tıfıl olduğu gerekçesiyle hocası onu atletizm takımına almamıştır.

Osmanlı Devleti Duraklama Devri’nin ilk başlarında Avrupai gelişmelere sırt dönmüştü fakat böyle gelişilemeyeceğini anlayarak Avrupa’daki bazı ilerlemeleri örnek almıştır. Bunun başında da eğitim gelmekteydi. Bu nedenlerden dolayı yabancı okullar açıldı ve bu okullarda yabancı ağırlıklı öğretmen kadroları vardı. Yabancı okulların bir diğer açılma nedeni ise Osmanlı Devleti çok uluslu bir toplum olduğundan yabancı vatandaşı çoktu. Bu yönden bu okullar onlara da hitap etmekteydi. Mekteb-i Sultaniye o dönemin en iyi okullarındandı. Çünkü en iyi öğrenciler ve en iyi öğretim kadrosu vardı. Öğretmenlerinin çoğu yabancı ( Fransız)idi. Sadece edebiyat öğretmenleri Türk’tü.

Galatasaray’daki bu eğitim sanırım şimdi devam etmiyordur. Bunu anlamak için düşünmeye gerek yok. Bulunduğumuz nokta bunun en iyi göstergesidir. O dönemdeki öğretmen - öğrenci ahlakı ile şimdiki arasında çok fark var. Tabiî ki bu fark devletlerarasındaki ilişkilerde de var.

O zaman oradaki sekiz yıllık eğitimde tabiri caiz ise öğrenciler bilgiye doyuruluyordu. Sizin söylediğiniz balık örneğine uyarlayacak olursak, “onlara balık vermek yerine, balık tutmayı öğretiyorlardı.” O dönemle aramızdaki en önemli fark bu bence. Bir öğretmen iki derste bütün bilgileri veremeyebilir. Ama bu bilgilere nasıl gidileceğini öğretebilir. Birkaç cümleyle ezberci eğitim yerine daha yararlı şeylerle uğraşılmalı. Ayşe’nin bez bebeklerinin Ahmet’in bilyelerine oranını bilememek başarısızlık sayılmamalı. Bu da dünümüzü ve bugününüzü oluşturuyor. Tarih dersine gelince, Tarih dersi tarihlerden çok olayların sonuçlarını tahmin etmekle ilgilidir. Belki bir savaşın tarihini bilemeyiz ama o savaşın sonuçlarını belli bir zamandan sonra tahmin etmeliyiz. Bu yönden derslerinizin verimli geçtiğini söyleyebilirim. Gayet akademik geçiyor. Açıkçası bazı zamanlar derste sıkılıyorum ama o bilgilerin bana yararlı olduğunu düşününce kendime gelip toparlıyorum. Derste beğendiğim bir konu ise dersi karşılaştırmalı işlemeniz.

Ben bu kitabı okuduktan sonra eksiklerimi gördüm. Yüksel Özemre’den faydalanmam gerektiğini anladım. Başarının sadece 5 almak olmadığını anladım. Böyle bir kitabı seçip okuttuğunuz için size de teşekkür ederim hocam. Artık derslere çalışırken ÖSS’ de çıkar diye değil, kendimi doyurmak için çalışıyorum. Bakış açımı ayrıca değiştiren yönü ise, pes etmemem gerektiğini başarısız olduğum alanların üzerine gitmem gerektiğini öğrendim. Kitap amacına ulaşmıştır.

* * *

7. Selma YILMAZ 10 YTM -A - 277:

3 Nisan 1935 yılında Üsküdar’da doğmuştur. Zengin aile çocuğu değildir. İlkokulda üstün başarı gösterdikten sonra Galatasayı Lisesi’ne kaydoldu. Burada başarılı bir öğrenci oldu. Hocaları tarafından çok sevildi. Atletizm alanında da büyük başarılar kazandı. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik- Fizik bölümüne girdi ve Türkiye’nin ilk atom mühendisi oldu.

Kitaptan oldukça etkilendim. Çünkü ailesi maddi açıdan zengin olmadığı halde zoru başardı. Çok disiplinli ve çalışkan biri ve neyi nerede yapması gerektiğini çok iyi biliyor. Atletizm alanında çok büyük antrenmanlar yapmadığı ve önemli hocaları olmadığı halde sadece okuduğu kitaplardan edindiği bilgilerle üstün başarılar gösterdiği için ve döneminin konusu olmayan derslere de çalışarak 8 dönemlik üniversiteyi 5 dönemde bitirdiği için, ayrıca birçok başarılı kitap yazması ve Türkiye’de bir ilk olması nedeniyle (Atom Mühendisi) örnek aldım. Küçük imkânlarla çok şey başarabileceğimi, hedefimin her zaman yüksek olması gerektiğini, hedeflerime ulaşmak için bazı şeylerden fedakârlık etmem gerektiğini, disiplinli çalışmanın faydalarını çok açık bir şekilde öğrendim.

Bir başka etkilendiğim olay ise tiyatro seçmelerine hiç istemediği halde seçilmesi… Çünkü hocalarında ona karşı öyle bir güven var ki onun sözleri bile bunu etkilemiyor.

Yine A.Y. Özemre’nin olgunluk sınavında Mr Mavson tarafından bir türlü beğenilmemesi beni etkiledi. Çünkü A.Y. Özemre her alanda büyük başarılar sağlamış bir öğrenciyken bu hocanın onu zorlamasına bir anlam veremedim. Okuldaki disiplin o kadar güzelmiş ki okul bittikten yıllar sonra bile etkisi devam etmiş. O yıllarda Galatasaray Lisesinde verilen eğitimin zorluğunun şimdiki okullarda hatta Galatasaray Lisesinde bile olmadığını söylüyor. Bu ona zor şartlarda asla pes etmemeyi, her zaman bir çıkış yolunun olduğunu unutmamayı, düzenli olmayı, araştırmacı bir kişiliğe sahip olmasını ve en küçük ayrıntılara bile dikkat etmesini öğretti.

Galatasaray Lisesi kesinlikle önceden de şimdi de çok başarılı ve kaliteli bir eğitimden yanadır. Yabancı okullar geçmişte Osmanlı Devleti üzerine Zaralı faaliyetler yapmıştır. Ama Galatasaray Lisesinin mezunları Türkiye’nin yararına çalışmış ve bugün hala isimleri varlığını sürdüren kişiler olmuştur. Artık Galatasaray Lisesinde bu eğitim sanırım devam etmiyordur, çünkü o zamanki eğitim çok ağır ve herkesin altından kalkamayacağı zorluktadır. Öğretmenler daha titizdir ve sınavlardan geçmek kolay değildir. Şimdi bir ders kitabıyla verilen bir eğitim o zaman 4-5 kitapla verildi. Ama öğrencilerin daha iyi olduğu kesin. Onlar okulun bir eğitim kurumu olduğunun farkındalar ve zirvede olmak için yarışıyorlar.

Osmanlı döneminde yabancı okulların açılma sebebinin kendi dil, din ve kültürlerini yaymak ve Osmanlı Devletini bölücü bir politika uygulamak olduğunu düşünüyorum. O dönemki okullarda Müslüman ve gayri Müslimler aynı okulda okuyamıyordu. N. A. Anadolu Lisesi de bu civardaki en iyi okullardan biridir. Birçok başarıya imzasını atmıştır. Ama kitaptaki zamanda anlatılan Galatasaray’la karşılaştırdığımızda o okulun daha zor olduğunu söyleyebiliriz. Ama iki okulda kaliteli eğitim veriyor. Okulun bir eğitim kurumu olduğunu unutmuyor. Okulda sadece ders odaklı değil öğrencinin bedensel faaliyetlerini geliştirecek çalışmalar da bulunuyor. Galatasaray Lise’si çok yönlü çalışmaları da destekliyor.

Bu kitap hayata bakış açımı genişletti. Bir konuda uzmanlaşmanın yanında başka alanlarla da uğraşabileceğimizi, bunu en azından genel kültürümüze faydalı olacağını, disiplin ve düzenin her zaman gerekli olduğunu anlıyoruz. Küçük şeyleri mazeret olarak görüp hedeflerimizden caymamamız gerektiğini anlıyoruz.

* * *

8. Yasemin ENGİN - 10 YTM-A:

Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre 3 Nisan 1935 yılında doğmuştur. İlk önce Galatasaray lisesinde okumuş ve sonra İstanbul fakültesinde eğitimini sürdürmüştür. Türkiye’nin ilk atom mühendisi olan Özemre, bilimsel faaliyetlerinin yanında atletik faaliyetlerde de bulunmuştur. En çok sevdiği hocalarından biri de Raşit Erer’dir. Kitaplarından bazıları; Portreler Hatıralar, Galatasaray Mektebi Sultanisinde Sekiz Yılım.

A.Y.Özemre’nin hayatı beni oldukça etkiledi. Onun ders çalışma yönü, arkadaşları ve hocalarıyla münasebetlerinden çok etkilendim. Çünkü o hem öğrenci hem de araştırmacı olmuştur. Okul hayatındaki başarısı ve azmini hiçbir zaman yok etmemesi beni çok etkiledi. Aynı zamanda alçak gönüllülüğü hiçbir zaman bırakmaması gerçekten güzel bir şeydir.

Bu kitabın bana birçok açıdan faydası oldu çünkü bir kişinin istediği zaman istediği şeyi yapabileceğini anladım. Özemre’nin öğrencilik hayatından kendime pay biçtim. Gerçek anlamda çalışmanın insana neler kazandırdığını anladım.

Özemre Mektebi Sultani’de almış olduğu eğitimin şahsiyetini çok büyük ölçüde geliştirerek etkilediğini dile getirmiştir. Çünkü o mezun olduğunda okulun bir eğitim kurumu değil kişilik geliştirici olduğunu da dile getirmiştir. Bu okul sayesinde topluluk arasında heyecanlanmadan konuşmayı, kelimelerin nasıl telaffuz edilmesi gerektiğini, ahlakının en güzel şekilde biçimlendiğini, özel hayatında nasıl yaşaması gerektiğini ve daha birçok açıdan Özemre kişiliğinin geliştiğini dile getirmiştir. Başarılarının yanında ağırbaşlı olmayı ve kendi benliğini elinden bırakmamayı dile getirmiştir.

Mektebi sultani eğitim fakültesi olmakla birlikte tam bir ahlak okulu da sayılabilir. Çünkü öğretmenler öğrencileri sadece meslek sahibi olmasın diye değil hayattaki bütün karşılaşacakları zorlukları gösterebilecek şekilde dersleri işlemeyi benimsemişlerdi. Öğrencilere öğretirken düşündürmeye teşvik etmişlerdir. Bu eğitimin öğrencilere büyük faydası olduğunu düşünüyorum. Çünkü şimdiki eğitimin ezberci olması bizlerin bir noktaya odaklanmasını zorluyor. Bizler okulda bir şeyler öğrenirken belki de hayatın bazı gerçeklerini göremiyoruz. Bu yüzden bu eğitimin hala devam etmediğini düşünüyorum.

Okulların tam bir zıtlık içinde eğitim verdiğini söylemek isterim. Çünkü yabancı okullar kendi amaçları için eğitim verirken Türk okulları öğrencilere hem dini ve ahlaki hem de pozitif bilimler öğretmeyi amaçlamıştır. Yani yabancı okullar her zaman olduğu gibi kendi çıkarları uğruna çocukları da kullanarak bir şeyler yapmanın peşindeler bana göre... Ancak bizlere bazı faydaları da olduğu söylenebilir. Çünkü onların Avrupa okullarındaki yenilikleri Osmanlı Devletine getirmeleri Türk okullarının da bundan yararlanmalarını sağlamıştır. Yabancı okullar bir amaç değil araç olarak kullanılmaktadır. Zaten kurulan bu okullar İngiltere, Fransa gibi Avrupa devletlerinin Osmanlı devletinde olmak istedikleri yerlerde kurulması bunun en açık göstergesidir.

Kitapta beni en çok etkileyen olaylardan biri de öğrencilerin mezun olduktan sonra her yıl pilav gününe gidip orada tekrar buluşmalarıdır. Ancak burada Özemre’yi üzen bir şey olmuştur. Normalde her yıl olan bu pilav gününde en yaşlı mezun bir konuşma yaparmış. Şimdi ise gençlerin konuşmaları dinlermiş. Bir de etrafına baktığında bu eğlencenin amacının dışına çıktığını görmüş. Çünkü insanlar bunu bir gelenek olduğu için değil kendi çıkarları doğrultusunda düzenlemeye başlamışlardır.

Ben bu sene tarih dersini daha çok sevmeye başladım. Çünkü sizin verdiğiniz notlar sayesinde eksiklerimi giderdim ve birçok şeyi de öğrendim. Bu konuda size çok teşekkür ediyorum. Bu sene birçok şeyi öğrendim ve çözemediğim testleri çözmeye başladım. Çünkü tarih belki de her öğrenci için sıkıcı bir derstir. Ama bize yaptığınız açıklamalardan ve bizim dersi anlatmamız ve bir şeyler öğrenmemiz derse olan ilgimi artırdı. Ayrıca verilen fotokopilerin düzenli olarak verilmesi benim için çok faydalı oldu, zemin oluşturdu. Çünkü ilk başta tarih dersinden korkuyordum. Yapamayacağımı düşünüyordum. Ama daha sonra sizin derslerdeki yorumlarınız ve fotokopiler sayesinde korkumun önüne geçtim ve de başarılı oldum.

Size her şey için çok teşekkür ediyorum. Ayrıca bu kitabı bize tavsiye ettiğiniz için de…. Çünkü bu kitabı sayesinde bir insanın hayatındaki iniş ve çıkışları gördüm ve hiçbir şey için hiçbir şeyden vazgeçilmemesi gerektiğini anladım. Hiçbir zaman önyargılı olmamak gerektiğini anladım. Özemre’nin arkadaşlarıyla ve öğretmenleriyle ilişkilerinden çok etkilendim. Bu kitap beni tekrar okumaya teşvik etti. Aynı okuttuğunuz diğer kitap, İki Şehrin Hikâyesi’nde olduğu gibi, Özemre’nin yılmadan ve usanmadan çalışmalarından ve elde ettiği başarılardan çok etkilendim. Size okumamız için bu iki kitabı verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Tasarım & Geliştirme | kerataif