Buradasınız

LİSELİ GÖZÜYLE AHMET YÜKSEL ÖZEMRE VE HASRETİNİ ÇEKTİĞİM ÜSKÜDAR KİTABINA BAKIŞ

AZİZ VE MUHTEREM AHMET YÜKSEL ÖZEMRE HOCAMIZIN AZİZ HATIRASINA!..

Öğrencilerim ilk kez 2003 Yılı’nda okulumuza teşrifleri ile tanıdılar Muhterem Ahmet Yüksel Özemre Hoca’mızı…

Yaklaşık iki yıldır talebelerimize, işlenen ünite konulara paralel olarak kitaplar okutuyor ve okunan kitaplarla ilgili değerlendirmeler yaptırıyoruz. Bu yıl okutulan kitaplardan iki tanesi Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre Hoca’mızın “Hasretini Çektiğim Üsküdar” ve “Galatasaray-ı Mekteb-i Sultanisi’nde Sekiz Yılım” adlı kitaplarıydı. Elimde epeyce öğrenci yorumu birikti bunlara dair. Kendisine bu değerlendirmelerden söz ettiğimizde hocamızın da ilgisini çekmişti. Fakat gerek sağlık nedenlerinden dolayı, gerekse henüz bu yorumların Ms. Word formatında olmayıp yazılı kâğıdı şeklinde olması sebebiyle kendisine bir türlü vermek nasip olamadı. Bu yüzden gönlümde ukde olarak kalan bu yorumları, bir vefa borcu olarak şimdi siz sevenleri ve gönül dostları ile paylaşmak istiyorum.

Bu çalışmayı yaparken, okudukları kitaplarla ilgili yorumlar yazarak samimi katkılar sağlayan tüm talebelerimin hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyor, hepsini muhabbetle kucaklıyorum.

Allah sizleri her iki cihanda da aziz eylesin!

Muhterem Hocam; Ne yapsak yine de bir şey yapabildik diyemeyiz aziz hatıranıza!.. Hatıranız ve sevginiz dipdiri olarak, daima derunumuzda yaşayacak!..

Sevda Dıraga Canbaz

Nevzat Ayaz Anadolu Lisesi

Tarih Öğretmeni

Liseli Gözüyle “Ahmet Yüksel Özemre” ve “Hasretini Çektiğim Üsküdar” Kitabına Bakış


10. SINIF YORUMLARI:

Öğrenci gözüyle “Yazarın bir Portresini çizin” dense hakkında neler söylerdiniz? Sizce kimdir Ahmet Yüksel Özemre? Bu kitabın size kazandırdıkları nelerdir? Kitapta sizi en çok etkileyen kısımlar nereleridir?

1. Cemre ŞİRİN - 10 FEN C:

Ahmet Yüksel ÖZEMRE hoca Allah'ın kendine bahşettiklerini en iyi biçimde kullanmayı bilmiş ülkesine, insanlarına gerçek anlamda çok bağlı çok değerli bir bilim adamıdır. Her ne kadar bizzat tanışmasam da okuduğum kitapları dolayısıyla tanıdığım çok iyi bir insandır. Anladığım kadarıyla ülkesi, insanları için elinden geleni yapmaya çalışmış ülkesinin her türlü sorununa kendi şahsi sorunuymuş gibi çözümler aramış. Bu da kendisinin ne kadar yüce gönüllü bir insan olduğunu ortaya koymaktadır. Okuduğum kadarıyla herkesçe özenilecek bir yaşam sürmüştür. Her şeyden önce o bir eski Üsküdarlıdır. Bu da tabi kişiliğine çok olumlu katkılar yapmıştır. Nezaket, duyarlılık, hoşgörü ve saygı kavramlarından bahsettiğimizde kendisi çok önemli bir örnek teşkil eder. Sevda Hoca’mızın bir denesinde de belirttiği gibi 'Üsküdar sarayın damgasını taşır, saraylıdır'. Bu söz sanırım Ahmet Yüksel ÖZEMRE hoca için düşüncelerimi en iyi şekilde ifade etmektedir. Tekrar Allah'tan rahmet dilerim.

2. dönem okuduğumuz Hasretini Çektiğim Üsküdar kitabından en çok etkilendiğim bölümlere Gelince: İnönü döneminin zorlukları bölümü beni çok şaşırttı. O dönemde Kura’n öğretiminin yasaklanması, bu işin gizliden gizliye öğrenilmeye çalışılması, Kur’an bulunduranların cezalandırılması… Sonra balıkçıların balıkları resmen boyayıp satması, balıkları başka isimde satmaları, II. Cihan Harbi zamanında şekerin yerine pekmezin ya da kuru üzümün kullanılması… Ekmeğin yerine patatesin, kömür yerine tezeğin kullanılması, karneyle bazı gıdaların dağıtımı ve o yokluk günleri… Buna rağmen insanların asaletini gördüm; okudum ve çok etkilendim. Bu kitabı okumadan önce Üsküdar’ın bu kadar özel, kibar, marifetli olduğunu bilmiyordum. Artık Üsküdar’ın önemini daha iyi kavrıyorum. Böyle bir kültürel mirasa sahip yerleri korumamız gerektiğini anladım. Üsküdarlı olmanın bir gurur kaynağı olduğunu öğrendim. Ayrıca biraz da içimden “Ah! Eski Üsküdar’da yaşamak vardı” dedim. Aslında bence çok geç değil… Elimizde kalanları koruyabilir ve geliştirebiliriz. İçimizdeki insanı ortaya çıkararak aslında her yeri eski Üsküdar yapabiliriz. Ayrıca bu vesile ile bize bu kitabı okuttuğunuz için size çok teşekkür ederim hocam. Bize yine kültürümüzü kaybetmememiz gerektiğini hatırlattınız ve yaşadığımız yerin kıymetini ve insanlarımızın kıymetini anlamamızı sağladınız. Umarım ileride yaşadığımız her yer eski Üsküdar’a, kültürümüzü paylaştığımız herkes eski Üsküdarlılara benzer.

Yazarın bir portresini çizseydim bu tabloda beyazlar bol olurdu. Beyaz zarif güller… Beyaz temizliği, imanı, hoşgörüyü temsil eder. Kadınlara karşı zarif, çocuklara karşı hoşgörülü bir insan olduğunu düşünüyorum. Yüzünü görmesem okuduklarım kadarıyla gözlüklü, tonton, beyaz sakallı birini hayal ederdim. Yazar Üsküdar insanlarının asaletini, yardımseverliğini ve kibarlığını taşıyan bir insan. Saygılı, hoşgörülü, iyi eğitimli ve dindar… Ahmet Yüksel Özemre hakkında bildiklerim ise; Türkiye’nin ilk atom mühendisi olduğudur. Üsküdar’da doğmuştur. Galatasaray Lisesi’nde okumuştur. Sonra İstanbul Üniversitesi Matematik - Fizik Bölümü’nden mezun olmuştur. Sonra Fransa’da eğitim almıştır ve İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Teorik Fizik Kürsüsü, Kürsü Profesörü olmuştur. Sosyal Bilimler ve Dini bilimler konularında 400 kadar kitabı vardır. “Galatasaray-ı Mekteb-i Sultanisi’nde Sekiz Yılım”, “Hasretini Çektiğim Üsküdar” “Üsküdar’da Bir Attar Dükkânı” ve “Ah Şu Atomdan Neler Çektim”; “ Aklın Yolu İlimdir”, “Gel de Çık İşin İçinden” isimli kitapları vardır.

* * *

2. Mehtap ŞENER – 10 FEN A - 399:

Eski Üsküdarlıların birbirine olan saygısı, gelenek ve görenekleri, insanların birbiriyle olan komşuluk ilişkileri ve yaşamayıp-yetişemediğim halde, içten içe bilmediğim ve özlemini çektiğim duygulardan bahsediliyor. Babamın bir asker olmasından dolayı daima, yazarın da dediği gibi askerlerin sanki düşmandan korur gibi bizi sivillerden korudukları, tel örgülerle çevrili, içinde her türlü sosyal aktivite yapabileceğimiz ayrı bir dünyada yaşıyoruz. Lojmanda dostluk ilişkileri var elbette ancak, eski Üsküdar’daki gibi Süryani ve Müslüman’ı bir arada yaşamıyor, kültür etkileşiminde bulunmuyorlar.

Ayrıca hasta ziyaretleri, hoş geldin oturmaları ve daha pek çok güzel gelenekte yok. Evinde hasta yatan kişiye çorbayla ziyarete gitmek bir yana, kimse kapısını bile çalmaz hatta hasta ölüme terk edilir, ölür, evinde iki üç ay ölü olarak durur da ancak kokusu çıkınca kapısı çalınır ve zavallı kişi ne yazık ki belki de ancak o zaman komşularını ağırlar.

Hakikaten keşke kırk elli yıl önce yaşasaydım da bu güzellikleri görebilseydim. Ancak çoğumuz fark edemiyoruz bu kadar çamura battığımızı… Eee derler ya; “ Göz görmeyince gönül katlanırmış!..”

Yazar, Üsküdar edebi-adabıyla yetiştirilmiş, kanaatkâr ama tüm bu güzellikleri yaşayıp doyamamış ve hasretini çeken bir insan. Daha önceki kitaplardan da bildiğim kadarıyla oldukça zeki yaradılışlı ve Allah’ın verdiği nimetleri iyi değerlendiren bir insan. Her şeye rağmen vazgeçmemiş; sabırlı… Yıllar önce yaşayabildiği güzellikleri bizlere de aktarmaya çalışıyor. Kendimizi az da olsa şanslı görüyorum. Çünkü kırk-elli yıl öncesinde olamamamıza rağmen, gözümde eski Üsküdar’ı, insanlarını, evlerini, Attar Dükkânı’nı, doğasını o kadar net canlandırdım ki adeta kısa bir film gibi yaşadım. Yazarla birlikte ve bu yüzden yazarın son derece paylaşımcı, öğretici bir insan olduğunu düşünüyorum.

Ahmet Yüksel Özemre, öğretim hayatı boyunca maddi zorluklarla okuyabilmiş, son derece azimli, başarılı bir insandır. Çok iyi kullandığı aklı ve zekâsıyla mesleki kariyerinde oldukça iyi yerlere gelmiş ve adeta bizlere ışık tutan fener olmuştur. Çünkü okumak bazen sıkıcı geliyor insana… Ben ara sıra yeter diyorum ancak, Ahmet Yüksel Özemre’nin hayatını öğrendiğim zaman, daha bir azimle sarıldım derslerime ve onu örnek aldım. Çalışkan insan tüm derslerde çalışkandır ve bence asıl püf noktası buradadır. Yazar da eğitim ve öğretim hayatı boyunca tüm derslerinde başarılı olmuş ve emeklerinin karşılığını almıştır. TÜBİTAK’taki görevleri, ilk atom mühendisi olması ve türkiye’ye kazandırdığı başarılar her insanın ulaşmak istediği meyveler ve ereklerdir. Okuduğum eserleri, “Galatasaray Mekteb-i Sultanisi’nde Sekiz Yılım” ve “Hasreti Çektiğim Üsküdar’dır.”

Bu kitabı okuduğumda her şeyden önce kelime haznem ve hayal gücüm biraz daha gelişti. Sonrasında eski Üsküdar’ı adeta yaşadım. Süryani komşularım oldu, her gün okuldan gelirken sıcak bir sohbet ettiğim esnaf arkadaşlarım ve doğayla iç içe bir konakta yaşadım. İçine tıkılıp kaldığımız lojmanların bizi nasıl hapsettiğini ve insanlardan ne kadar uzaklaştığımızı fark ettim. Yaşayamadığım, bilmediği duyguları özledim… Üsküdarlı esnafların dürüstlüğünü düşündüm; aradım diğer esnaflarda da ama tükeneli çok olduğunu fark ettim. Pek tatmadığım bayram ziyaretlerinin, hasta ziyaretlerinin, hoş geldin oturmalarının hasretini çektim adeta… Ve yazarı çok daha iyi anladım. Çünkü tüm bu güzelliklere sahipken onları hepten yitirmek, bir padişahın ülkesini, sarayını, servetini yitirmesiyle eşdeğer neredeyse... Hiç kolay olmasa gerek bu yeni dünyaya alışmak. En çok da yazlık sinemaları merak ettim ve gitmek arzusu duydum… Kitabı okuduğumda yaşamak istedim Üsküdar’ı o eski haliyle… Katışıksız, saf… Hayallerimde yaşadım belki ama yine de gerçekten yaşamak isterdim.

* * *

3. Kerem DORUK - 10 FEN C - 401:

Kitap gözümde yaşayan son Üsküdar beyefendilerinden olan Ahmet Yüksel Özemre tarafından yazıldığından gerçekçilik payının yüksekliği ve dilin akıcılığı dikkat çekilen kısımları da artırıyor tabii. Özelikle eski Üsküdar giyim tarzını anlattığı bölümde insanların yaşadığı zamanın sıkıntılarına rağmen, rahat, estetik ve gayet şık giyimler tercih ettiğini ve modern, çağdaş Türk imajının bu zamanlarda daha da geliştiği ve devam ettiğini anlatıyor. Kitabı okurken yazarın bu bölümde gayet dikkatli gözlemlerle yaptığı yorumlar, o zamanın adeta gözümde resmedilmesini sağladığını söyleyebilirim.

Ahmet Yüksel Özemre, olaylara geniş bir çerçeveden bakabilen, gayet girişken, gözlemleri ve yorumlarında büyük ölçüde dikkat eden birisidir. Hayatını akıcı yaşayan ve bunu eserlerine de katan yazar beyefendiliği, kişiliği ve yaptıklarıyla gerçek bir Üsküdarlı olduğunu kanıtlıyor. Kendisinin bu kitabının dışında bu kitabının dışında bir de “Galatasaray Mekteb-i Sultanisi’nde Sekiz Yılım” adlı kitabını okudum.

İstanbul, özellikle de Üsküdar hakkında şu ana kadar bu kadar da geniş bir bilgi birikimi olan bir yazar okumamıştım. A. Yüksel Özemre, eserindeki düşüncesiyle bende bir bilgi birikimi bıraktığını söyleyebilirim. Eser, Üsküdarlı olma bilincini okuyucuya öyle akıcı bir üslupla veriyor ki Üsküdar'ın büyüsüne kapılmamak insanın elinde olmuyor. Oraya gidip, eskiden orada ne olup bittiğini bilmek, geçmişle yaşamak ayrı bir tat veriyor bana. Bu kadar soylu bir beldeye gidip, aşık olmamak elde değil tabii ki… Yazar bana biraz da Üsküdar’ın bilinmeyen yönlerini, güzelliklerini gösterdi ve bu kitaptan sonra anlıyorum eskiler gibi şimdiki insanların da Üsküdar’dan neden kopamadığını... Niçin Osmanlılar zamanında Avrupalıların Üsküdar Beyefendilerinden etkilendiğini, örnek aldığını… Çünkü oranın havası bile geçmişte yaşananlardan bir esermişçesine geliyor yüzüme ve ben de o havayı teneffüs ettikçe ve geçmişimi bildikçe bedenime bir ferahlık iniyor.

* * *

4. Nuray BAKACAK - 10 FEN A - 194:

Bu kitapta beni en çok etkileyen kısım Ahmet Yüksel Özemre’nin Üsküdar’ı tasvirleri sırasında inanılmaz derecede duygulu anlatımı ve oraya olan sadakatini her fırsatta dile getirmesiydi.

Balıkçılarıyla, sahiliyle, yaşantı biçimiyle, insanların birbirleriyle olan ilişkileriyle ve o anlatırken bile ona toz kondurmadığı Attar Dükkanı’yla Üsküdar’ı bambaşka bir yer cennetten bir köşe yapmış adeta. Yalnızca bir kısım bir yer değil beni bu kitapta etkileyen. Kitaptaki her kelime beni ayrı ayrı etkiledi ve Üsküdar hakkında derin derin düşündürdü. Ama yine de en çok ilgimi çeken bir nokta var ki sanırım hemen herkesin dikkatini çekmiştir. O Attar dükkânındaki sükûnet ve karşılıklı duyulan saygı beni şu anda böyle bir İstanbul’da yaşıyor olmaktan dolayı çok üzdü. Hani bize hep diyorsunuz ya : “İlla edep, illa edep” diye… O zamanlar edep ne kadar kıymetliymiş, günümüzde ne kadar alçalmış ve değerini yitirmiş şimdi anlıyorum. Haklısınız hocam gerçekten de “ illa edep, illa edep.”

Aslında sorularınıza vermiş olduğum cevapları hep bu kitabın bana kazandırdıkları sayesinde yazdım. Gerçekten görülmesi gerekenleri, insanlardaki sonu gelmez değişimi ve bu değişimin devamlılığını, her zaman soyutlaştırmaya hazır oldukları değerlerimizin ve geleneklerimizin önemini kavradım. Edep duygusunun günü gününe yok olduğunu varılan noktaların garipsenmemesindeki tuhaflığın farkına vardım. Sanırım bu yaşımda büyüklerin farkında olması gereken birçok şeyin farkındayım. Aslında istendiği takdirde hepimiz ne kadar çok şey yapabiliriz ve ne kadar çok şeyi koruyabiliriz onu anladım. Kısacası bu kitap benim hayatıma yön verdi.

Öğrenci gözüyle yazarın bir portresine gelince; yazar eserlerinden ve yorumlarından anladığım kadarıyla, vatanına ve milletine çok bağlı bir insan. Fakat şu anki nesilden yana sıkıntıları var sanki içten içe duyduğu… Sakin ve bir o kadar da tez canlı birisi. Konuşmaları son derece düzgün ve edep seviyesinde… Doğduğu yeri (Üsküdar)’ı çok seviyor. Hayatındaki hemen hemen bütün güzellikleri doğup büyüdüğü semte bağlıyor. Her şeyin bir sebebi olduğunun farkında... Başarıları gözden kaçmayacak kadar büyük ve etkili. Bu başarıları elde etmesinde eminim ki iman-inanç gücünün de çok fazla etkisi var. Hayatı ve yaşamayı seviyor. Ama her şeyi de kararında yapmak lazım ona göre. İnsanları dinlemeyi ve tecrübe edinmeyi ve başkalarına tecrübe edindirmeyi seviyor. Aynı zamanda ailesini ve kızlarını da çok seviyor. Fotoğraflarında onun hep gülen yüzünü gördüm. O haliyle tıpkı bir pamuk dedeyi andırıyor. Çok sevimli bir yüzü ve son derece anlamlı bakan gözleri de sanki dünyanın bütün kirlilikleriyle kendisi arasına bir perde olmuş. Onu anlatmak çok zevkli ve bir o kadar da düşündürücü. Üsküdar’da doğmuş ve okuduğumuz kitapta da belirtildiği gibi oranın her şeyiyle bütünleşerek büyümüş. Okul hayatında başarılıymış. Yaşı ilerleyince evlenmiş. Fakat ilk eşini kaybetmiş. Daha sonra bir evlilik daha yapmış ve bu evliliğinden de bir kızı daha olmuş. Kızlarına ve eşine son derece bağlı. Kendisi Türkiye’nin yetiştirdiği sayılı beyinlerden biri… Birbirinden öğretici ve zevkli olan kitaplarını paylaşıyor bizlerle.

Başka eserlerine gelince; Galatasaray-ı Mekteb-i Sultanisi’nde Sekiz Yılım, Üsküdar Ah Üsküdar, Üsküdar’da Bir Attar Dükkânı, Hasretini Çektiğim Üsküdar ve Fizik-atom alanında yazdığı kitapları vardır. İçlerinden benim okuduklarım Galatasaray-ı Mekteb-i Sultanisi’nde Sekiz Yılım, Hasretini Çektiğim Üsküdar ve Üsküdar’da Bir Attar Dükkânı’dır.

* * *

5. Songül ARĞAÇ - 10 FEN A - 234:

Yazar için söylenecek çok şey var aslında… Okuduğu lise malumunuz. Bizi biz yapan değerlerden uzaklaşmaya elverişli bir lisedir. Ancak O, bunun aksine benliğine iyice sarılmış. Yani tam bir Evlad-ı Fatihan olduğunu düşünüyorum. Aslında kızmıyor da değilim kendime böyle bir insanın kitapları dururken niye oturup şarkı yarışmalarını seyrederim. Aslında çok duyulmamış olmasının sebebi, daha doğrusu suçlusu bizleriz çünkü alkışladığımız insanları iyi seçemiyoruz. Millet olarak buna dikkat etmeliyiz diye düşünüyorum. Ahmet Yüksel Özemre’nin şahsını çok tanımıyorum ama onun hakkında bir model oluştu beynimde. Anlatmak yerine ondaki sıfatları maddelemek istiyorum:


- Zeki - Çalışkan - Vicdanlı - Hakkını Yedirmez - İyi bir yazar
- Ahlaklı - Başarılı - İyiliksever - İyi bir şair - İyi bir öğretmen
- Bilgili - Arif - Aşık - Bence iyi bir kul - İyi Türkçe konuşan bir şahıs

Tanımamama rağmen hocam diyebileceğim bir insan çünkü ben ondan çok şey öğrendim.

Ahmet Yüksel Özemre; Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra Teorik Fizik bölümü’nü bitirmiş, Türkiye’nin ilk atom mühendisi ve TÜBİTAK’ta önemli görevler üstlenmiş bir bilim adamıdır. Yazarın “Galatasaray-ı Mekteb-i Sultanisi’nde Sekiz Yılım” ve “Hasretini Çektiğim Üsküdar” adlı eserlerini okudum. Bildiğim kadarıyla bunların dışında “Üsküdar’da Bir Attar Dükkânı” ve “Üsküdar Ah Üsküdar” isimli kitapları vardır.

Kitabında etkilendiğim bölümlere gelince:

Üsküdar Kahvehaneleri;
Günümüzdeki anlamından çok farklı olarak, bilinen güzellikleri paylaşıldığı ve birçok insan için faydası tartışılmaz düzeyde olan yerlerdi. Üsküdar’ın kahvehaneleri ilimde bencilliğin olmadığı zamanlarda, gül ehli gönüllerin paylaştıkça artan güzel bilgileri ve muhabbetin koyusunun mevcut olduğu yerler olan kahvehaneleri her ne kadar görememiş olsam da bu benim de hasretini çektiğim atmosferdir. Günümüzde sigara dumanından geçilmeyen, sapkınlığın en koyusunun hüküm sürdüğü kahvehaneler eskiden birer Ahmet yüksel Özemre yetiştiren yerlerdi. Anlıyorum ki kaybetmişiz yitirilen coğrafyalarda benliğimizi…

Üsküdar Çocuklarının Oyunları;
Kardeşim oyun diye yalnızca bilgisayardaki birkaç sanal karakteri öldürmeyi biliyor. Hiç tatmamış bir zamanlar çocukların üstü başı çamura bulaşınca, yere düşüp bir yerini kanatınca duydukları zevki. Mahalle demek koca bir aile demekti o zamanların Üsküdar’ında; hatta Türkiye’sinde. Bugün alt kattaki komşumuzun adını bile bilmiyoruz. Oysa o zamanlar yan sokaktaki Ayşe Teyze'nin kızı Bahar’ı ben kardeş bilirdim, annemse kızı. Şimdi düşünüyorum da acaba okul da olmasa benim kardeşim bilecek miydi “arkadaş” nedir? Ben Ahmet Yüksel Özemre’nin çocukluğundaki onlarla bütünleşmek isterdim. Kardeşim benim çocukluğumu özleyecek. Peki, ne olacak bu geçmişi özlemenin sonu.

Aslında yazarın hasretini çektiği birçok şey bugün bizlerin de özlediği şeylerdir. Samimilik ve muhabbetin bugün yok denecek kadar azken bir zamanlar ne boyutlarda olduğunu öğrendim. Osmanlı’dan bu yana süregelen bu güzellikler batılılaşma başlığı altında gün geçtikçe tükeniyor. Ve biz buna sadece bakmakla yetiniyoruz. İyi mi ediyoruz? Tabii ki hayır iyi etmiyoruz. Bir zamanlar coğrafyamızı kaybettik ama o coğrafyalarda hala benliğimiz yaşıyor. Biz benliğimizden vazgeçersek uzak yerlerde gizli ‘Biz’e kim sahip çıkacak? Ben diyorum ki bize ait olan şeylere sahip çıkalım.

* * *

6. Sinem SARI - 10 FEN A - 265:

Bu kitabı okuduğunda ilk olarak Ahmet Yüksel Özemre’nin bir Üsküdar aşığı olduğunu düşündüm. Ahmet Yüksel Özemre kitapta Üsküdar’ın eski Üsküdar olmadığından yakınıyor yani buradan da anlıyoruz ki Ahmet Yüksel Özemre yaşadığı yeri, memleketini seven, vatansever, çalışkan, azimli ve öğrenmeye aç biridir. Önceki kitaplarından anladığım kadarıyla öğrenmek için okul harçlığını bile kitaba verirdi. Sanat aşığı birisidir. Meraklı, araştırmayı seven, tarihiyle övünen bir yazardır. Çalışmaktan asla bıkmazdı. Ahmet Yüksel Özemre Türkiye’nin ilk atom mühendisidir. Galatasaray Mekteb- i Sultanisi’nde okumuştur. Ayrıca olimpiyat ve spor ile atletizm alanlarında başarıları vardır. Şu anda bazı üniversitelerde hocalık yapmaktadır. Galatasaray Lisesi’nde okurken bütün parasını kitaplara harcardı. Üsküdarlıdır. Fransızca, İngilizce, Almanca bilmektedir. Birçok ödülü vardır. Bildiğim eserleri Galatasaray Mekteb-i Sultanisinde Sekiz Yılım, Hasretini Çektiğim Üsküdar, Üsküdar’da Bir Attar Dükkânı… Bense Galatasaray Mekteb-i Sultanisinde Sekiz Yılım ve Hasretini Çektiğim Üsküdar kitaplarını okudum.

Bu kitapta beni en çok etkileyen kısım şurasıdır; Üsküdar’da yoğun olarak Ahmet Yüksel Özemre’nin de gittiği bir Attar Dükkânı vardı. Bu Attar dükkânının sahibi Saim ve Bekir Hoca idi. Ahmet Yüksel Özemre, oradaki sohbetlerdeki konuşulan konulardan çok hoşnut olduğu için sohbetleri dinlemeye gidiyordu. Sadece A. Yüksel Hoca değil başka birçok kişide oraya bu sohbetleri dinlemeye gidiyordu. Beni etkileyen başka bir şey ise Üsküdar’ın kokularıydı. Sahildeki balık kokuları gibi... Ayrıca eski ramazanlarda ailelerin bir arada toplanıp çok büyük bir kalabalık içerisinde bir arada eğlenmesi beğenimi kazandı.

Bu kitabın bana kazandırdıkları; Ben bu kitabı okumadan önce yaşadığım yer olan Üsküdar hakkında çok fazla bilgiye sahip değildim. Yani Üsküdar’ın geçmişi, gelenekleri, adetleri hakkında çok şey bildiğim söylenemezdi. Ama bu kitabı okuduktan sonra Üsküdar hakkında çok şey öğrendim. Başta kendim de bir Üsküdarlı olarak, bir Üsküdarlı nasıl olunur bunu öğrendim. Ve eskiden Üsküdar’da yaşamak istediğime karar verdim. Bu kitabı okuduktan sonra değil de ilk kitabı, Galatasaray-ı Mektebi sultanisi’nde Sekiz Yılım’ı okuduktan sonra da Ahmet Yüksel Özemre gibi olmak istedim. Hem onun gibi topluma çok şey kazandırmış biri ve hem de onun gibi bir Üsküdarlı…

* * *

7. Pelin ÖNER - 10 FEN A - 271:

Kitapta beni en çok etkileyen kısımlarından biri Ahmet Yüksel Özemre’nin kitabın sonunda belirttiği bir Üsküdarlının nasıl olduğu bölümüdür. Yazar kitap boyunca eski Üsküdar’ın güzelliklerini ve ona duyduğu özlemi anlatmıştır. Son kısımlarda da bir Üsküdarlının güleryüzlü, birini görünce ona selam veren, dürüst vb. güzel özelliklere sahip olduğunu, yani Üsküdar’da yaşamanın güzel ve kolay olabileceğini ama Üsküdarlı olmanın hiç kolay olmadığını söylemiştir. Ancak artık Üsküdar’da yaşayan herkesin eskiden olduğu gibi Üsküdarlı olmadığını, bunun için eski Üsküdar’a hasret çektiğini anlatmıştır. Bu kısım beni çok etkiledi.

Ayrıca etkilendiğim bir diğer kısım ise; yazarın, Üsküdar’ın hava koşullarını vb. anlattığı bir bölümde bununla ilgisi olmayan fakat anlatmak istediği bir olaydır. Bir akşam Ahmet Yüksel Özemre, annesi ve babaannesi sofrayı kurmuş, babasının dönmesini beklerken üçü de camdan bakarken bahçelerine bir ışığın indiğini görmüşler. Bu olana inanamazken aynısı yine olmuş ve çok şaşırmışlar. Bir daha olması için beklemişler ancak bir daha olmamış. Yazar bu olaya hâlâ bir anlam veremediğini söylüyor. Ben bu kısımdan da etkilendim.

Bu kitabın bana birçok faydası oldu. Öncelikle çok faydalı ve eğlenceliydi. Yaşadığım yer Üsküdar hakkında birçok bilgi edindim, Üsküdar hakkında merak ettiğim her şeyi öğrendim ve bu çok zevkliydi. Zaten eskiden nasıl yaşadıklarını hep çok merak ederdim. Bu merakımı giderdi. Üsküdar’da yaşadığım için de yaşadığım yer hakkında birçok bilgi edinmemin bana çok faydalı oldu. Ancak kitabı okurken eski Üsküdar’ın nasıl olduğunu görünce içimden “insanlar ne kadar kibarmış” diye düşündüm. Eski Üsküdar insanlarının şimdikilerden gerçekten de farklı olduğunu anladım ve yazar gibi bende bir özlemini duydum. Bence çok faydalı ve güzel bir kitaptı.

Yazara gelince; bence ince ruhlu, kibar, duygusal, duyarlı bir insan... Ayrıca doğduğu Üsküdar’ı gerçekten çok seviyor ve eski Üsküdar’a karşı büyük bir özlem duyuyor. Üsküdar’ın eskiden olan en kötü bir özelliğini bile özlüyor. Bu anılarını anlatırken bir hüzün duyuyor. Bugün gördüğü yanlış şeylere duyarsız kalamıyor ve kızıyor. Tam bir Üsküdarlı ve tarif ettiği bütün davranışlara uyuyor.

Ahmet Yüksel Özemre hakkında bildiklerime gelince; Üsküdar’da doğmuştur; Bir abisi vardır, Galatasaray lisesinde okumuştur ve Türkiye’nin ilk atom mühendisidir. Ayrıca yazardır. Öğrencilik yıllarında gerçekten çok başarılı ve çalışkandır. Bunun yanında soysal olarak da çok aktiftir. Sporla çok ilgilidir. Gençlik yıllarında atletizm, uzun atlama vb. spor dallarında büyük başarıları vardır. Şu an evlidir ve çocukları vardır.

Ahmet Yüksel Özemre’nin okuduğum kitapları; “Galatasarayı Mekteb-i Sultanisin’nde Sekiz Yılım” ve “Hasretini Çektiğim Üsküdar”dır.

* * *

8. Serra AYHAN - 10 FEN A - 251:

Kitapta beni en çok etkileyen olayların başında insanların birbirlerine bu denli hoşgörü ve saygı içinde olmaları geliyor. Buna birkaç örnek vereceğim:

O zamanlarda Üsküdar’da herkes birbirini çoğunlukla tanır ve mutlaka selam verir, halini hatırını sorarmış. Başka bir örnek, o zamanın esnafı bugünkülere göre çok değişikmiş. Esnaf müşterisini fazla harcamaması için uyarırmış. Meselâ attar dükkânından bir müşteri 50 Ykr’lik baharat istediğinde, oranın esnafı 25 Ykr’lik baharatın yeterli olacağını çünkü kısa zamanda bozulabileceğini müşterisine hatırlatırmış. Eğer esnaf diğer esnaf arkadaşı daha siftahını yapmamışsa müşterisine rica eder ve diğer taraftan alışveriş yapmasını istermiş. Böyle bunun gibi daha nice güzel davranışlar var o zamanın Üsküdar’ında… Yazar “Üsküdar’ın Sehaveti” olarak bunları adlandırmıştır.

Bu kitabı okuduktan sonra günümüzün eskiye göre ne kadar çok değiştiğini öğrendim. Yazarın anlattığı o eski Üsküdar’a hayran kaldım. Üsküdar’ın başta “sehaveti” olmak üzere bunun gibi karşılıklı iyi davranış ve ilişkilerinin artık kalmamış olması ne kötü... Ben de o zamanlarda o eski Üsküdar’da yaşamayı can-ı gönülden isterdim.

“Hasretini Çektiğim Üsküdar” kitabının yazarı olan Ahmet Yüksel Özemre ile ilgili düşüncelerime gelince, yazarlığındaki başarılarının yanı sıra birçok alanda başarılı bir insandır. Kendisi ülkemizin ilk atom mühendisidir. Bunun yanı sıra yazarlıkta da kendini kanıtlamıştır ve birçok eseri vardır. Bildiğim diğer eserleri; “Galatasaray Mekteb-i Sultanisinde Sekiz Yılım”, “Üsküdar Ah Üsküdar”, “Üsküdar’da Bir Attar Dükkânı”... Kendi alanında bu denli başarılı olan Ahmet Yüksel Özemre, çocukluğunda birçok spor dalıyla da uğraşmıştır. Ayrıca bir Üsküdar aşığıdır.

Üsküdar’da Münib Paşa Konağı’nda doğmuş, büyümüştür. Okuduğumuz bu kitapta eski Üsküdar’a olan özlemini dile getirmiştir. Okuduğum kitapları; “Hasretini Çektiğim Üsküdar”, “Galatasaray Mekteb-i Sultanisinde Sekiz Yılım”, “Üsküdar Ah Üsküdar”dır.

* * *

9. Mahbub TOPDEMİR - 10 FEN A - 207:

Kitabın tamamı beni gerçekten çok etkiledi. Böyle bir yerde yetiştiği, böyle insanların tecrübelerinden yararlandığı için Ahmet Yüksel Özemre’yi çok şanslı buluyorum. Doğrusu onun yerinde olmak isterdim. Dediğim gibi kitabın birçok kısmı beni etkiledi. Günümüzde de Üsküdar hâlâ yazarın anlattığı gibidir umarım. Zamanın herkesi her yeri bozduğu gibi Üsküdar’ı da bozmamış olmasını umarım. Attar Dükkanı’nda yapılan sohbetler çok hoşuma gitti.Sonra esnafın dürüstlüğü…

Mesela balıkçılar bayat balıkları satmazmış, sonra insanlar bir şey aldığı zaman eğer bu gereksizse zarar etmek pahasına esnaf bunu söylermiş. O insanların kibarlığı, yardım severliği… Mesela bir doktor varmış fakir hastalara gittiği zaman yanında tavuk götürür bırakırmış. Sonra parası olmayanlardan para almayan bir doktor vardı…

Yazar Üsküdar’ı gerçekten çok güzel bir şekilde anlatmış. İnsanları, mimarisi, gelenekleri ve daha birçok şey… Böyle bir yerde yetişmek herkese nasip olmaz. Bu yüzden Ahmet Yüksel Özemre’yi gerçekten çok şanslı buluyorum. Neden bu kadar iyi bir kişiliğe sahip olduğunu bu kitabı okuyunca daha iyi anladım. Öyle insanlarla ve öyle bir çevrede yetişen birinden de bu beklenirdi zaten.

Günümüze bakıldığında o zamandan çok farklı... İnsan böyle bir çevrede yaşamın güzelliklerini unutuyor. Kitabı okuyunca bu güzellikleri hatırladım. Her ne kadar çevre böyle değilse de iyi insanların, dürüst insanların olabileceğini, her şeyin karşılıklı olmadığını, başkalarına yardımın bizden bir şey götürmeyeceğini, aksine kazandıracağın anladım. Her ne kadar zor bir dilek olsa da umarım bir gün her yer kitapta anlatıldığı gibi olur.

Yazar hakkında düşüncelerime gelince, Ahmet Yüksel Özemre’yi “Galatasaray Mekteb-i Sultanisinde Sekiz Yılım” adlı kitabını okuduğumda tanıdım. Gerçekten çok sevmiş ve hayran kalmıştım. Onun gibi olmak istemiştim. Hâlâ da istiyorum tabiî ki. Ayrıca A. Yüksel Özemre’nin öğrencilik yıllarındaki çok yönlülüğü bence çok güzeldi. Şimdi öğrenciler ya sadece derslere sarılıp başlarını dersten kaldıramıyorlar ya da tamamen sosyal aktivite eğlenceye veriyorlar kendilerini. Oysa Ahmet Yüksel Özemre bu alanların hepsiyle birden uğraşmış ve başarılı olmuştur. Yapamam demek işin kolayıdır. Oysa O bunu yapmamıştır. Gayretle, azimle çalışarak başarılı olmuştur. Ahmet Yüksel Özemre; çalışkan, geleneklere bağlı, dürüst, azimli, çalışan, her şeyden tat almaya çalışan bir insandır.

Günümüzde gençlere kimi örnek aldıkları sorulduğunda mafya dizilerindeki kabadayıları söylüyorlar. Çoğu bunun farkında değil belki ama bu gerçekten çok acı bir durum. Ahmet Yüksel Özemre gibi çok insan var. Bunlar dururken örnek aldıkları kişilere bakın. Bana sorarsanız, ben Ahmet Yüksel Özemre ve onun gibi insanları örnek alıyorum. Ayrıca bu güzel özelliklerini de nerden aldığını “Hasretini Çektiğim Üsküdar” kitabını okuyunca daha iyi anladım.

Ahmet Yüksel Özemre Üsküdar’da doğdu. Galatasaray Mekteb-i Sultanisini bitirdi. Üniversitelerde öğretmen olarak çalıştı. Sportif alanlarda da çeşitli başarıları vardır. İlk atom mühendisimizdir. Bildiğim eserleri “Hasretini çektiğim Üsküdar”, “Üsküdar’da Bir Attar Dükkanı”, “Galatasaray Mekteb-i Sultanisinde Sekiz Yılım”. Ahmet Yüksel Özemre’nin bilimsel konularda yazılmış eserleri de vardır.

* * *

10. Aylin ÇINAR - 10 FEN A - 192:

Beni en çok Üsküdarlıların kendi aralarındaki ilişkileri etkiledi. Özellikle belirli kişilerin Attar Dükkânı’nda toplanmaları ve yazarın “rindane, hakimane, dostane” diye nitelendirdiği sohbetleri… Erkek çocuklarının sünnet düğünleri de çok renkli olurmuş. Aileler büyük masrafa girmekten kaçınmaz; fakir ya da zengin olsun çocuklarına unutmayacakları bir düğün yaparlarmış. Ayrıca kadınlara ve çocuklara karşı gösterilen saygı ve itina da günümüzle kıyaslanacak olursa etkileyiciydi. Bir kadın kahvehanenin önünden geçerken kahvehanenin içindekiler davranışlarına dikkat eder, en arsız insanlar bile bu davranışa özen gösterirmiş… Eczaneleri de bence çok farklı ve güzelmiş. Doktorlar ilacın formülünü yazar eczacı da hazırlarmış. Bu kitap bana özellikle insanlığın ve aynı zamanda dünyanın geçirdiği ve geçirmekte olduğu büyük değişimi gösterdi. Yazarın anlattığı; insanların üslupları, birbirlerine karşı muhabbetleri, yaşadıkları ortam çok özendirici ve bir o kadar da uzak geliyor. Sanırım anlattıklarına göre yazar da bu değişimi hayret ve üzüntüyle karşılıyor.

Yazarın bir portresine gelince; Öncelikle edebe, ahlaka büyük önem veren biri. Gerçek dinini gerekse sosyal hayatını lâyıkıyla, haz duyarak yaşayan, çok özel bir kişilik. Ayrıca ilmi yönü de çok etkileyiciydi. Bahsettiği eski Üsküdarlı özelliklerini tamamıyla taşıdığını düşünüyorum.

Ahmet Yüksel Özemre;1935 doğumlu. Özemre ailesinin 2 çocuğundan biridir. Galatasaray Lisesi mezunu eski bir Üsküdarlıdır. Üsküdar Ah Üsküdar, Galatasaray Mekteb-i Sultanisinde Sekiz Yılım, Üsküdar’da Bir Attar Dükkânı ve adını hatırlayamadığım birkaç eseri daha vardır. Ben bunların sadece; Galatasaray Mekteb-i Sultanisinde Sekiz yılım ve Hasretini Çektiğim Üsküdar adlı kitaplarını okudum.

* * *

11. Bekir DURMAZ - 10 FEN A - 188:

Beni Üsküdar’ın balıkçıları ve Üsküdar’ın Kadınları bölümü çok etkiledi. Eskiden Üsküdar’daki balıkçılar çok dürüstlermiş. Şimdiki esnaf gibi malın kötüsünü değil iyisini satarlarmış. Vale’yi vurdukları zamanki eğlenceleri beni çok etkiledi. O zamanki Üsküdar kadınları ailesine çok düşkünmüş. İffetli ve dürüstlermiş. Şu anda eski Üsküdar Kadınları’nı bulmak çok zor. Onlar gibi iyiliksever olanlar gerçekten azaldı. Bu yazarı üzdüğü gibi beni de üzüyor. Bu kitabı okumadan önce Üsküdar hakkında pek bir bilgim yoktu. Bu kitabı ve sizin www.edebistan.com’daki yazılarınızı okuduktan sonra bu Mübarek belde Üsküdar’ı çok daha iyi öğrendim. Okumadan önce eski halini de şimdiki gibi zannediyordum. Oysaki çok fark varmış. Nerede o eski Üsküdar denilecek kadar değişmiş. Ben bu kitapla bunları kazandım.

Öğrenci gözüyle yazarın bir portresi; Yazar Galatasaray-ı Mekteb-i Sultani mezunu çok değerli bir şahıstır. Onun gibi yazarlarımız şu anda çok az. Edepli, kişilikli, kendini bilen, eski alışkanlıklarına ve büyüklerinden gördüklerine bağlı olan, toplumsal sorunlarla ilgilenip bunlara çözüm bulmak için uğraşan, Üsküdar’a gönülden bağlı olan bir yazarımızdır. Galatasaray-ı Mekteb-i Sultanisi’nde Sekiz Yılım, Hasretini Çektiğim Üsküdar ve Üsküdar’da Bir Attar Dükkânı yazarın bildiğim ve okuduğum eserleri. Bir de kızı Feza Özemre ile yapmış olduğu bir çevirisi olan "Yesrib’de Bahar" adlı kitabı okudum.

* * *

12. Murat Nurullah BALIK - 10 FEN C - 223:

Kitabın en çok etkilendiğim kısımlarından biri Üsküdar kadınlarının çok iffetli ve namuslu olmalarıdır. Onlar mahalleden ya da başka bir yerden geçerken orda içki, esrar içenler bile arkalarını dönüyorlardı. Sonra genç yaşta dul, sakat kalsalar bile kolay kolay başka biriyle evlenmiyorlardı. Hasta ziyaretlerine gidiyorlardı. Dikkatimi çeken başka bir kısım ise Üsküdar doktorlarıdır. Bunlar hastaları ücretsiz muayene ediyorlar, ilaç alamayacak kadar kötü durumda olanların ise ilaçlarını kendileri veriyorlar, hatta bir iki doktor fakir hastalara giderken yanında tavuk götürüyordu… Bir de karartmalı yıllardan çok etkilendim.

Bu kitap sayesinde eski Üsküdar yaşamı, Üsküdar’ın özelikleri, Üsküdar’da geçen zorlu yıllar gibi konularda bilgi sahibi oldum. Eski Üsküdar insanının ne kadar namuslu, iffetli, güler yüzlü, anlayışlı olduğunu öğrendim. Üsküdar’da dünden bugüne nelerin değiştiğini; Üsküdar çocuklarının Kur’an ahlakı ile yetiştiğini öğrendim ve Üsküdarlı olmanın bir ayrıcalık olduğunu anladım.

Yazarın bu kitabının dışında bir de “Galatasaray Mekteb-i Sultanisi’nde Sekiz Yılım” adlı kitaplarını okudum.

* * *

13. Sezen KAYIKÇI - 10 FEN A - 238:

Kitap bir bütün olarak etkiledi beni. İçeriği etkileyici. Şimdi gördüğüm Üsküdar’ın eskiden bambaşka bir Üsküdar olması beni çok şaşırttı. Kitabın beni etkileyen noktalarına gelirsek “Karartmalı Yıllar” ve “İnsan İlişkileri” olduğunu söyleyebilirim. Karamalı Yılları’nda neyden etkilendiğimi soracak olursanız hemen söyleyeyim. Şehir anlaşılmasın diye tek bir ışığın bile yanmaması, insanların bu kadar sıkıyönetimde olması şimdi bulunduğumuz durumdan farklı olduğu için beni etkiledi. Değişik geldi

İnsan İlişkilerinin ise şimdiden çok farklı olması yani daha düzgün, daha seviyeli olması etkiledi beni. Kadınların eşlerine “bey”, erkeklerin eşlerine “hanım” diyerek hitap etmeleri şimdi kaç kişide kalmıştır. Mahalle takımı diye adlandırılan grubun bile kadınları rahatsız etmemek için içtikleri sigarayı söndürmeleri veya saklamaları, göz göze gelir de rahatsız etmiş oluruz diye yollarını değiştirmeleri insan ilişkilerinin ne kadar düzgün, belirli bir saygı çerçevesi içerisinde olduğunu göstermektedir. Başta da belirttiğim gibi kitap bir bütün olarak etkiledi beni ama bahsettiklerim biraz daha fazla etkileyenlerdendi.

Hasretini Çektiğim Üsküdar kitabı bana eski Üsküdar’ı evlerinden, insanlarından tutun kokularına, çöplerine kadar tanıttı. Bu bilgilerin yanı sıra bana dürüstlüğü, saygıyı öğretti. İnsanlar eskiden oldukları gibi şimdi de dürüst olsalar her şey çok farklı olurdu. Her yer eski Üsküdar olurdu. Kitabı okumadan önce merak etmiştim, Üsküdar nasıl bir yer ki özlem duyuluyor oraya diye; şimdi gayet iyi anladım. Eski Üsküdar’la şimdiki Üsküdar arasında dağlar kadar fark var. Ben o zamanı yaşamamış olmama rağmen, Üsküdar’ın eskisi gibi olmasını istedim. Bu kitapla insanların nasıl değişebildiğini de öğrendim. Ben o zamanki insanları örnek alıp, onlar gibi olacağım.

Öğrenci gözüyle yazarın bir portresine gelince; Yazarı birkaç kelime ile ifade edecek olursam, hayatı boyunca hep iyi İşler yapmış, kimsenin kötülüğünü istememiş, olaylar karşısında nasıl davranması gerektiğini bilmiş bir insandır. Arkasından yetişen nesile iyi bir örnek olarak gösterebiliriz Ahmet Yüksel Özemre’yi. Hiçbir insan mükemmel değildir denilse de benim için bir mükemmellik örneği.

Ahmet Yüksel Özemre hayatı boyunca başarılı işlere imza atmış bir insandır. Bu başarılarının en başında “Atom Mühendisliği” gelmektedir. Türkiye’nin ilk Atom Mühendisi’dir. Onun eserlerinden Galatasaray-ı Mekteb-i Sultanisi’nde Sekiz Yılım ve Üsküdar Ah Üsküdar adlı eserlerini okudum. Okuldaki yoğun ders çalışmasından dolayı ancak sizin ödev olarak verdiklerinizi okuyabildim. Yaz tatilinde diğer eserleriyle de tanışacağım. Hayatta örnek alınacak bir insan ararken, beni Ahmet Yüksel Özemre’yle tanıştırdığınız için teşekkür ederim.

* * *

14. Kaan GENÇ - 10 FEN A - 201:

Yazar Üsküdar’ın her şeyine özlem duyuyor-çöplerine bile- eminim ki biz de o günleri yaşamış olsaydık özlem duyardık. Çünkü Sn. Özemre öyle anlatıyor ki insan okurken o anda kendini orada bulmak istiyor. Benim en çok dikkatimi çeken kısım balıkçılardı. Yani günümüzde sahtekârlık öyle bir yayılmış ki adam gözünün içine baka baka yalan söylemekten utanmıyor. Bildiğimiz palamutu biraz küçük olmasından faydalanarak sana çinekop diye satacak adam. Ya böyle bir utanç var mı ya… Dış ülkelerde hiç dinden imandan anlamayan adam bile helal para kazanıyor. 2 kuruş fazla kazanmak için böyle rezil yollara başvurmuyor. Yani bizim onlardan eksiğimiz yok, fazlamız var. Ne diye böyle yapmayı tercik ediyorlar aklım ermiyor. Şu güzel memleketimiz böyle üç kuruşluk insanlar yüzünden ne hallere düşüyor.

Yazarın en son, eserlerinden, Galatasaray-ı Mekteb-i Sultanisi’nde Sekiz Yılım’ı okudum. Diğer eserlerinin tam ismi aklıma gelmiyor ama birkaç şey hatırlıyorum. Fizik hakkında bir serisi vardı. Ben de doğma büyüme Üsküdarlı olduğum için herhalde. bu kitap, Mekteb-i Sultani’den daha çok etkiledi beni. Üsküdar’ın eski halini yaşamak isterdim.

Şöyle bir düşünüyorum da şu kadar ömrümde henüz böyle birisiyle karşılaşmış mıyımdır acaba? Pek sanmıyorum. Hiç kimse dört dörtlük değildir. Ama Ahmet Yüksel Özemre dört dörtlüğe çok yakın bir kişilik. Portresini çiz deseler övmekle bitirebilir miyim bilmiyorum. Kişiliği herkesi özendirecek bir kişilik. Tam bir İstanbul Beyefendisi… Özellikle dürüstlüğü çok ilgimi çekiyor. Ben de böyle bir insan olmak isterdim ama her babayiğidin harcı değil bu. Yazdığım kitaplarla etkilemek isterim tabii ama Allah herkese farklı yetenekler vermiş. Rızkımızla yetineceğiz artık!

Tasarım & Geliştirme | kerataif